G-QXXHXL9JW0
USD34,42
%0.27
EURO36,30
%0.18
EURO/USD1,05
%0.12
BIST9.419,67
%-0.01
Petrol71,84
%-0.99
GR. ALTIN2.844,85
%0.37
BTC3.110.533,59
%2.25
Cemil Uçar
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Kültür & Sanat
  4. Edebiyatın Direniş Kalemi: Vedat Türkali

Edebiyatın Direniş Kalemi: Vedat Türkali

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir Efsane

Yazar, senarist ve şair Vedat Türkali, 97 yıllık ömründen geriye çok sayıda eser, koca bir mücadele ve İstanbul’a verilen bir söz bıraktı: Bekle bizi! Türkiye sosyalist hareketinin çınarı ve edebiyatın direniş kalemi olarak kabul edilen usta yazar ve sinema emekçisi Vedat Türkali; senarist, şair ve roman yazarıydı. 2016’da Yalova’da hayata kapadığı gözleri, 97 yıl boyunca çok şey görmüş, görmeyen gözlere de çok şey göstermişti.


Eserleri ve Tanıklıkları

Onlarca senaryosu bulunan Türkali, senaryolarına ve romanlarına Cumhuriyet’in her dönemine ettiği tanıklığın izlerini taşıdı. Bir Gün Tek Başına ve Mavi Karanlık gibi romanları, Türkiye edebiyatının en büyük eserleri arasında yer alırken, Türkiye’nin ilk politik işçi filmi Karanlıkta Uyananlar filminin de senaryo yazarıydı.

Politik Kimliği ve Etkileri

İlk gençlik yıllarından itibaren yaşamının her döneminde politik bir kişi olan Türkali, TKP‘nin eski üyelerindendi. Karakterlerinde Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Belli ve hatta Kemal Tahir gibi isimlerin yaşam ve söylemlerinden aktarımlar yaptı.

Aile Yaşamı ve Vefatı

Vedat Türkali, 1942’de evlendiği eşi Merih Pirhasan ile 31 Ekim 2013’te vefat edene kadar birlikte yaşadı. 1944’te doğan kızı Deniz Türkali oyuncu, 1951’de doğan oğlu Barış Pirhasan ise kendi gibi senarist, yönetmen, şair ve yazar olacaktı. Vedat Türkali, 29 Ağustos 2016 tarihinde Yalova Devlet Hastanesi’nde 97 yaşında hayata veda etti.


Doğumu ve Gençliği: Samsun’da Bir Başlangıç

Vedat Türkali, asıl adıyla Abdulkadir Pirhasan, 13 Mayıs 1919’da Samsun’da Kürkçüoğlu Mahallesi’nde doğdu. Vedat Türkali’nin ilk soyadı Demirkan’dı ama Pirhasanoğulları’ndan geldiği için 1950’li yıllarda mahkeme kararıyla Pirhasan soyadını aldı. Ancak eserlerini Vedat Türkali takma adı ile yazdı.

Vedat Türkali, ilkokul, ortaokul ve liseyi Samsun’da okudu. Samsun Lisesindeki öğrenimin ardından İstanbul’a giderek askeri öğrenci olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 1942 yılında mezun oldu. Aynı yıl eşi Merih Pirhasan’la evlendi.


İstanbul Şiiri: Bekle Bizi İstanbul

Vedat Türkali, “Bekle Bizi İstanbul” adıyla bilinen “İstanbul” şiirini, hiç gelmeyecek bir yoldaşını beklerken, Konya Akşehir’de yazdı. Hakan Güngör, Evrensel’de yayınlanan “Vedat Türkali’nin yumruğu yalnızca yazı yazmak için indi” başlıklı yazısının bir bölümünde şiirin yazıldığı koşulları anlatmıştı. Mücadele için bekleyiş, doğum yapacak eşine ve İstanbul’a özlem ona Akşehir’de “İstanbul” şiirini yazdırmıştı.

Hakan Güngör, Vedat Türkali’nin ölümü ardından yazdığı yazıda “Vedat Türkali öldü diyorlar, pek emin değilim. ‘Bir Gün Tek Başına’ ölmezken, ‘Mavi Karanlık’ ölmezken, ‘İstanbul’ şiiri ölmezken Türkali ölür mü?” demişti.


Yüzyılın Ortasında Cezaevi ile Tanıştı

Vedat Türkali, üniversite eğitimi ve evliliğinin ardından öğretmen subay olarak o dönem Konya, Akşehir’de olan Maltepe Askeri Lisesi’nde ve İstanbul Kuleli Askeri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1951’de siyasi eylemleri sebebiyle tutuklandı, 9 yıl ceza aldı, 7 yıl sonunda koşullu olarak serbest kaldı.

1958’de cezaevinden çıktığında işsizdi. Cumhuriyet gazetesinde düzeltmenlik yapmaya başladı. Bu işi onun “Yeşilçam Dedikleri Türkiye” adlı romanını yazmasına da vesile olacaktı. Romanda, adını vermeden gazetenin yöneticisi Nadir Nadi Abalıoğlu’nu eleştirince Cumhuriyet gazetesindeki işinden oldu.


Bir Gün Tek Başına ve Güven

Türkali, Rıfat Ilgaz ile beraber “Gar Yayınları” adlı yayınevini kurdu. Daha sonra Yılmaz Güney ile tanıştı. Onun yüreklendirmesi ile 1960 yılında “Dolandırıcılar Şahı” ile senaristliğe başladı. Senaryosunu yazdığı onlarca filmde toplumsal sorunlara değindi ve gerçekçi bakış açısını elden bırakmadı.

Vedat Türkali asıl ününü Bir Gün Tek Başına adlı romanıyla duyurdu. Türkali, eserinde 27 Mayıs öncesindeki Türkiye aydınlarının bunalımını yansıttı. Türkiye Yazarlar Sendikası ve Barış Derneği yöneticilik ve üyeliklerinde bulundu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Aydınlar Dilekçesi ve Barış Derneği’nin davalarından yargılandı. 90’lı yıllarda yaşadığı Londra’da “Güven” adlı romanını yazdı. Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) tarihçesi niteliğinde kaleme alınan Güven‘in ilk adımları 1956 yılında Türkali cezaevindeyken atılmıştı.

Fatih Polat, Vedat Türkali’nin romancılığını Bir Gün Tek Başına ve Güven üzerinden anlattığı yazısında şöyle diyor: “Vedat Türkali romancılığı 1974 yılında okurla buluşan ilk kitabı Bir Gün Tek Başına ile güçlü bir çıkış yapar. 31 yıl sonra basılan Güven ise, yazarın ağır bir emek süreci sonunda kaleme aldığı romandır. Diğer romanları da okurda özgün bir tat bırakır ancak onun romancılığında bu iki romanın yeri ayrıdır.” Türkali romanı: Arayış… Bazen yılgınlık ve yeniden mücadele.


Sinema Kuşağı, Televizyon Kuşağı

Vedat Türkali, kimi için “Bekle Bizi İstanbul” şiirinde, “Tophanenin karanlık sokaklarında/Koyun koyuna yatan” çocukları anlatan şairdir. Kimi için, Günsel ve Kenan’ın aşkının romanı Bir Gün Tek Başına’yı kaleme alan büyük yazardır. Kimi içinse, Karanlıkta Uyananlar’ın senaristidir…

Yukarıdaki cümlelerle anlatıyor Şair Ayşegül Tözeren Vedat Türkali’yi Evrensel’de yayınlanan yazısında. Tözeren, Türkali’nin sinemayla ilişkisini anlattığı yazıya şöyle giriş yapmıştı: Yazar, sinemayla ilişkisini anlatırken, kendi kuşağını “sinema kuşağı” olarak adlandırmayı seçiyor, bir sonraki kuşağıysa “televizyon kuşağı”… Televizyonu sinemanın evlere sızması olarak niteliyor Türkali. Kitap okuma oranlarının düşük olduğu Türkiye’de, tanınırlığını büyütenin sinema olduğunun da farkında: “İyi satan kitaplar bizde on binlerle ölçülür; sinemanın ise on bir milyon seyircisi var. Hem de çoğunlukla abece’yi bile sökemeyenlerden.”


O Şehir Zafer Şarkılarını Yine de Bekleyecektir

Nuray Sancar, Vedat Türkali’yi ölümünün ardından Evrensel’de anlatan kalemlerdendi. “Ölümüne kadar geçen, neredeyse bir asırlık zaman içinde Türkiye’nin dönüm noktalarının, siyasal çatışmaların, sosyal ilişkilerdeki değişimin ve bütün bunların dünyadaki altüst oluş süreçleriyle ilişkisinin edebiyat için muazzam bir kaynak olduğunu en iyi bilen entelektüellerden biri olarak sahip olduğu şansı sonuna kadar kullandığı söylenebilir” diyordu Sancar “Boşuna çekilmedi bunca acı, bekle bizi!” başlıklı yazısında.

Şu cümlelerle son buluyordu yazı: “Biz’dir Vedat Türkali. Tophane’nin karanlık sokaklarındaki kirli çocukların, 15-16 Haziran destancısı işçilerin, örgütünü arayan militanların, Kürtlerin, öteki ezilenlerin; itilip kakılanların adına söylemiştir ne söyleyecekse. Bilir; boşuna çekilmemiştir bunca acı. O şehir/ülke şimdi haramilerin elindeyse bile, orada, mavi patiskaları yırtan gemileriyle ‘kavgamızın şehri’ zafer şarkılarıyla geçişimizi bekleyecektir. Vedat Türkali’yi kaybetmiş olabiliriz; ama o şehir zafer şarkılarını yine de bekleyecektir. ‘Süleymaniye’de güneş’ kaybolmayacaktır. Çünkü miras bizdedir usta. Boşuna çekilmedi bunca acı, bekle bizi!”


Onlarca Sesin Yüz Binlerce Sese Katıldığı Şarkı: Bekle Bizi İstanbul

Türlü edebi ve politik nedenlerle bu Vedat Türkali derlemesinin pek çok yerinde geçen İstanbul şiiri, Onur Akın tarafından bestelenmiş, 1994’te yine Onur Akın’ın kurduğu Grup Baran tarafından hazırlanan Yediveren albümünde yer almıştı. “Tophanenin karanlık sokaklarında koyun koyuna yatan kirli çocuklarınla bekle bizi! Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi” sözleri, 12 Eylül darbesince ezilmeye çalışılan, 90’larda yeniden fışkıran toplumsal mücadelenin şiarlarından olmuştu.

Aynı yıllarda Edip Akbayram tarafından da seslendirilen şarkı, “Haramilerin saltanatını yıkacağız” diyenler için etkisini hep sürdürdü. Şarkı, Yönetmen Kazım Öz’ün Bahoz filminde Vedat Yıldırım’ın yeniden uyarlaması ile seyirci ile buluşmuştu.

Bekle Bizi İstanbul”, Ferhat Tunç’tan Sevinç Eratalay’a, İlkay Akkaya’dan Birol Topaloğlu’na, Kardeş Türküler’in çok sesli korosuna kadar onlarca ses tarafından yeniden yeniden hayat buldu. Büyük Çınar’ın “Bekle dinamiti tarihin/Bekle yumruklarımız/Haramilerin saltanatını yıksın/Bekle o günler gelsin İstanbul bekle/Sen bize layıksın” diyerek verdiği müjde böylece onlarca sesten yüz binlere, milyonlara ses oldu.


Hakkı Gümüştaş ve Vedat Türkali ( Sn. Hakkı Gümüştaş’a resim için teşekkür ederiz.)

Vedat Türkali’nin Eserleri

Romanları:

  • 1974 – Bir Gün Tek Başına
  • 1983 – Mavi Karanlık
  • 1986 – Yeşilçam Dedikleri Türkiye
  • 1989 – Tek Kişilik Ölüm
  • 1999 – Güven (2 cilt)
  • 2004 – Kayıp Romanlar
  • 2009 – Yalancı Tanıklar Kahvesi
  • 2014 – Bitti Bitti Bitmedi

Vedat Türkali’nin Filmleri:

Yönetmen:

  • 1965 – Sokakta Kan Vardı (Sinema Filmi)
  • 1972 – Kopuk (Sinema Filmi)
  • 1972 – Korkusuz Aşıklar (Sinema Filmi)

Senaryo:

  • 1960 – Dolandırıcılar Şahı (Sinema Filmi)
  • 1961 – Allah Cezanı Versin Osman Bey (Sinema Filmi)
  • 1961 – Kızıl Vazo (Sinema Filmi)
  • 1961 – Otobüs Yolcuları (Sinema Filmi)
  • 1961 – Seni Kaybedersem (Sinema Filmi)
  • 1961 – Tatlı Bela (Sinema Filmi)
  • 1962 – Belalı Torun (Sinema Filmi)
  • 1962 – Bir Gecelik Gelin (Sinema Filmi)
  • 1962 – Şehirdeki Yabancı (Sinema Filmi)
  • 1962 – Üç Tekerlekli Bisiklet (Sinema Filmi)
  • 1962 – Ümitler Kırılınca (Sinema Filmi)
  • 1964 – Ayrılan Yollar (Sinema Filmi)
  • 1964 – Duvarların Ötesi (Sinema Filmi)
  • 1964 – Erkek Ali (Sinema Filmi)
  • 1964 – Karanlıkta Uyananlar (Sinema Filmi)
  • 1964 – Kızgın Delikanlı (Sinema Filmi)
  • 1965 – Sokakta Kan Vardı (Sinema Filmi)
  • 1972 – Kopuk (Sinema Filmi)
  • 1972 – Korkusuz Aşıklar (Sinema Filmi)
  • 1972 – Malkoçoğlu Kurt Bey (Sinema Filmi)
  • 1974 – Bedrana (Sinema Filmi)
  • 1975 – Kara Çarşaflı Gelin (Sinema Filmi)
  • 1977 – Güneşli Bataklık (Sinema Filmi)
  • 1979 – Üç Film Birden (Sinema Filmi)
  • 1984 – Eski Filmler (Sinema Filmi)
  • 1986 – Fatmagül’ün Suçu Ne (Sinema Filmi)
  • 1975 – Bir Gün Mutlaka (Sinema Filmi)

Vedat Türkali’nin eserlerinde işlediği konular ve verdiği mesajlar:

1. Sosyal Adalet ve Sınıf Mücadelesi: Türkali, eserlerinde genellikle toplumsal adalet, sınıf mücadeleleri ve emekçi sınıfların yaşamlarını ele alır. Bu bağlamda, işçi sınıfının sorunları ve mücadeleleri sıkça işlenir.

2. Politika ve Tarih: Eserlerinde Türkiye’nin siyasi tarihine de derinlemesine bir bakış sunar. 27 Mayıs Darbesi, 12 Eylül Darbesi gibi önemli olaylar, karakterleri üzerinden ele alınarak toplumsal etkileri sorgulanır.

3. İnsan İlişkileri ve Aşk: Türkali, bireyler arasındaki ilişkileri, aşkı ve insanın içsel çatışmalarını da işler. Bu temalar, karakterlerin derin psikolojik analizleriyle zenginleştirilir.

4. İstanbul ve Mekân: İstanbul, Türkali’nin eserlerinde önemli bir mekân olarak öne çıkar. Şehir, hem bir yaşam alanı hem de toplumsal değişimlerin merkezi olarak tasvir edilir. Şiirlerinde ve romanlarında İstanbul’un farklı yönleri, kültürel ve sosyal dokusu ele alınır.

5. Kimlik ve Aidiyet: Türkali, eserlerinde kimlik arayışını ve aidiyet duygusunu işler. Bireylerin toplumsal ve kültürel bağlamda kendilerini bulma çabası, sıkça karşılaşılan bir temadır.

6. Direniş ve Umut: Vedat Türkali’nin eserlerinde, direniş ve umut temaları ön plandadır. Karakterleri üzerinden, zorluklara karşı mücadele etmenin ve umudun önemine vurgu yapar.

7. Edebiyat ve Sanat: Türkali, edebiyatın ve sanatın toplumsal değişimdeki rolünü de sorgular. Sanatın, toplumsal sorunlara ışık tutma ve değişim yaratma gücüne olan inancını eserlerinde yansıtır.

Vedat Türkali’nin eserleri, sadece edebi bir değer taşımakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal ve politik meseleler üzerine derin düşünceler sunar. Bu nedenle, eserleri günümüzde de hala geçerliliğini korumakta ve tartışılmaktadır.

Edebiyatın Direniş Kalemi: Vedat Türkali
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

G-QXXHXL9JW0
Giriş Yap

Haber Kontak ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!