G-QXXHXL9JW0
USD36,69
%0.22
EURO39,85
%0.09
EURO/USD1,09
%0.02
BIST10.727,58
%1.39
Petrol70,02
%-0.07
GR. ALTIN3.522,55
%0.13
BTC2.984.753,54
%0.39
Cemil Uçar
  1. Haberler
  2. Kültür & Sanat
  3. Huzursuzluğun Kitabından Sonra Huzura Varabilirsiniz

Huzursuzluğun Kitabından Sonra Huzura Varabilirsiniz

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şu yeryüzünde düşünen, soran, sorgulayan insanların biricik derdinin ne olduğunu sorsalar, “anlamak” derim. Doğrusu, her kim olursanız olun, düşünüyorsanız yaşamı, doğayı, varoluşu, iyiliği, kötülüğü, sevgiyi, aşkı, yalnızlığı anlamak için sormaya ve sorgulamaya başlıyorsunuz. Sorguladıkça sıkıntılarınız, ıstıraplarınız ve huzursuzluklarınız artıyor. Bu gerçeğe, Portekiz ve dünya edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Fernando Pessoa’nın “Huzursuzluğun Kitabı”nı okurken bir kez daha şahit oldum.

Pessoa ve Anlama Çabası

Zira Pessoa da kitabında, “anlamak için kendimi yok ettim” diyor. Gerçekten de yazar, kırk yedi yıllık yaşamında kendini “anlamak” için yirmi yedi bin sayfa kaleme alıyor. Kahramanı Bernardo Soares’in ağzından yaşamın anlamını ve varoluşu sorguluyor. Yalnızlığını, umutlarını, umutsuzluklarını, korkularını, acılarını, inançlarını, mutluluğunu ve mutsuzluğunu bir bir ortaya koyuyor. “Bu hiç hayatı olmamış bir adamın biyografisidir” sözünde de ifade ettiği gibi adeta içini dökerek “kendini kendine itiraf” ediyor. Günlükler şeklinde kaleme aldığı yazılarında herhangi bir sansüre tabi tutmadan sizi ruhunun dehlizlerinde, zihninin ve kalbinin arka odalarında dolaştırıyor.

Hayat ve Yolculuk

Öyle ki “Hayatı bir han olarak tahayyül ediyorum” diyen Pessoa, sizi kendi iç dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculuk esnasında öyle veciz sözler söylüyor ki, o sözleri günlerce düşünmeden kendinizi alamıyorsunuz. Yaşama ve insanlara dair sözlerini okudukça bazen umutlanırken, bazen de umutsuzluğa kapılıyorsunuz. Bu yönüyle kitabı okurken kendinizi tam bir gelgitler ve çelişkiler yumağı içerisinde buluyorsunuz. Zaman zaman kışkırtıcı, zaman zaman da tutarsız ve negatif ifadeleri okurken yorgun düşüyorsunuz. Yazarın bazen depresif, bazen de melankolik düşünce dünyası sizi sarsıyor ve sallamaya başlıyor. Onun huzursuzluğuyla sizin de huzursuzluklarınız artıyor. O nedenle bir yanınız kitabı bırakayım artık derken, diğer yanınız da hayır, devam etmeliyim diyor. Velhasılı, ne düşünürseniz düşünün kitabı bir kere elinize aldığınızda bir daha bırakamıyorsunuz.

Edebiyatın Etkisi

Kitap; aforizmaları, soruları, sorgulamaları ve gelgitleriyle bir yönüyle Nietzsche’yi, bir yönüyle Camus’u, Sartre’ı, Kundera’yı, bir yönüyle de Atay’ı ve Atılgan’ı çağrıştırıyor. Tüm bu yönleriyle “Huzursuzluğun Kitabı”nı okumayı düşünen okurlar var ise zamanlamayı çok iyi seçmelerinin gerektiğini düşünüyorum. Özellikle zamanlama iyi seçilemediğinde hem kitaba odaklanma güçlüğü yaşanabilir hem de yazarın ruh hali insanın huzursuzluğunu artırarak psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilir. Ben bu riskleri de göz önünde bulundurarak kitabı okurken mümkün olduğu kadar dış dünyadan kendimi soyutlamaya çalıştım. Kitabı bitirdiğimde inancı anlamak için inançsızlığın, umudu anlamak için umutsuzluğun, sevgiyi anlamak için nefretin, iyiliği anlamak için kötülüğün, huzuru anlamak için de huzursuzluğun nedenlerini çok iyi bilmemiz gerektiğini daha iyi kavradım.

Uzun Bir Yolculuk

Gerçekten de “Huzursuzluğun Kitabı”nı okumak birkaç günde okuyup sonlandırılamayacak kadar uzun bir yolculuk. Kitabın her bir sayfasında yoğun anlamlar içeren, altını çizdiğim o kadar çok cümle oldu ki aklımda kalanların çoğu hala zihnimde yankılanmaya devam ediyor. O nedenle 675 sayfa gibi büyük bir hacme sahip bu kitabın, zamana yayılarak sindire sindire okunmasının daha yararlı olacağını düşünüyorum. Şiirsel, anlaşılır ve sade bir dile sahip bu kitabı okumayı düşünen okurların, yukarıda ifade ettiğim eleştirileri de dikkate alarak okumaya karar vermelerini öneririm.

Düşünceler ve Sorular

Sahi, “Hissetmek ne renktir acaba?” hiç düşündünüz mü? Ya da günümüzdeki kötülükleri gördüğünüzde, “Kalp düşünebilseydi, atmaktan vazgeçer miydi?” sorusu hiç aklınıza geldi mi? “Belki de bir gayret gösterip şu biricik, benzersiz işe girişmenin zamanı gelmiştir: hayatımızı gözden geçirmek.” Ne dersiniz?

Keyifli okumalar dilerim.

Huzursuzluğun Kitabından Sonra Huzura Varabilirsiniz
Yorum Yap
Giriş Yap

Haber Kontak ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!