ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), önemli bir açıklama yaparak, General Michael Erik Kurilla’nın Suriye’de bulunan ABD askeri birlikleri ve SDG adı altında faaliyet gösteren PKK/YPG temsilcileriyle bir araya geldiğini duyurdu. Bu ziyaret, bölgedeki istikrarı sağlamak ve DEAŞ’ın yeniden canlanmasını önleme çabalarını gözden geçirmek amacıyla gerçekleştirildi.
Genel Kurilla, Suriye’ye yaptığı ziyaret esnasında, yalnızca yerel komutanlarla değil, aynı zamanda PKK/YPG temsilcileriyle de görüşmelerde bulundu. Açıklamada, Kurilla’nın Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan ve DEAŞ ile bağlantılı olduğu öne sürülen 40 binden fazla kişinin yaşadığı mülteci kamplarını da ziyaret ettiği kaydedildi. Bu kampların yanı sıra, 50 farklı ülkeden gelen 9 binden fazla DEAŞ tutuklusunun bulunduğu ve PKK/YPG unsurlarının kontrolünde olan gözaltı tesislerine de vurgu yapıldı.
Kurilla’nın açıklamasında, CENTCOM’un özellikle El Hol ve El Roj kamplarında yaşayan kişilerin ülkelerine geri gönderilmesi konusundaki çabalarına dikkat çekildi. Ayrıca, DEAŞ savaşçılarının nihai karar verilmek üzere kendi ülkelerine geri gönderilmesi amacıyla uluslararası toplumla iş birliği yapmayı sürdüreceklerini ifade etti. Bu bağlamda, General Kurilla’nın sözleri, ABD’nin bölgede DEAŞ tehdidiyle mücadeleyi sürdürme konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Suriye’nin karmaşık durumunda, ABD ve müttefikleri için DEAŞ’ın yeniden canlanması büyük bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. PKK/YPG’nin, SDG adını kullanması ise, ABD’nin terör örgütü olarak tanıdığı PKK ile olan ilişkilerini karmaşık hale getiriyor. Bu durum, hem siyasi hem de askeri açıdan çeşitli zorlukları beraberinde getiriyor.
Kurilla’nın bölgedeki müzakereleri, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını ve stratejisini pekiştirme amacı taşıyor. Ziyaret, terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin önemini ve DEAŞ ile mücadeledeki aciliyetin altını çizmek açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin, terörle mücadele stratejisini bu tür görüşmelerle pekiştirmesi, bölgedeki istikrarsızlık ve tehditlerin doğrudan üstesinden gelme çabalarının bir parçası olarak görülüyor.
Tüm bu gelişmeler, ABD’nin Suriye’de yürüttüğü operasyonların arka planında yatan karmaşık dinamikleri ve terörle mücadele çabalarının getirdiği zorlukları gündeme getiriyor. Terör örgütleriyle mücadelenin yanı sıra, savaş sonrası dönemde bölgedeki yerel dinamiklerin nasıl yönlendirileceği de büyük bir önem taşıyor.