Danışmanlık ve eğitim alanında faaliyet gösteren SpeakHub, bu yılın ilk yarısını kapsayan Kurumsal Etik Trendleri Raporu’nu yayımladı.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, raporda farklı sektörlerden çalışan ve paydaşların bildirimleri üzerine yapılan detaylı analizler yer alıyor.
SpeakHub, Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) kriterlerine uygun bir şekilde, tarafsız ve bağımsız olarak hazırladığı bu raporu kamuoyuyla paylaşıyor.
Rapor, çalışanların verdikleri bilgiler ışığında şirketlerde etik duyarlılığı artırmayı, iş ahlakı kültürünü geliştirmeyi ve insan kaynaklarında verimliliği yükseltmeyi amaçlıyor.
Verilere göre, yılın ilk yarısında en fazla bildirilen etik ihlali nedenleri arasında ayrımcılık yüzde 14,1 ile ilk sırada yer alıyor. Bu konuda ayrımcılığı yüzde 10,6 ile psikolojik taciz ve yüzde 9,3 ile çalışma saatleri ve izin haklarıyla ilgili haksız uygulamalar takip ediyor.
Çalışanların rahatsızlık duyduğu diğer konular ise toplam bildirimlerin yüzde 66’sını oluşturuyor.
Rapor, bu bildirimlerin nasıl yapıldığına dair önemli bilgiler de sunuyor. Şikayetlerin yüzde 50,1’i internet sitesi üzerinden, yüzde 34,3’ü telefonla, yüzde 15,6’sı ise e-posta aracılığıyla gerçekleştirildi. Ayrıca bildirim sahiplerinin yüzde 46,4’ü kimliklerini açıklarken, yüzde 53,6’sı anonim kalmayı tercih etti.
Sektörel bazda en fazla bildirim, yüzde 56,2 ile perakende sektöründen geldi. Bunu yüzde 15,5 ile hizmet sektörü, yüzde 15,2 ile grup şirketleri ve hızla tüketim ve üretim sektörleri izledi.
“Siber dolandırıcılık vakalarında artış devam ediyor”
SpeakHub Genel Müdürü Mehmet Özbay, kurumların “ayrımcılık”, “psikolojik taciz” ve “dolandırıcılık” gibi unsurlarla mücadele ettiğini ifade etti.
Özbay, dolandırıcılık vakalarının 2024 yılında artış göstermesinin beklediğini belirterek bu yıl da devam eden vakaların, özellikle sahte kripto para yatırımları ve dijital varlık platformlarına yönlendirme gibi yöntemlerle dikkat çektiğini söyledi. Interpol verilerine göre, siber dolandırıcıların yıllık küresel kazancının 3 trilyon doları bulduğuna dikkat çeken Özbay, bu grupların sentetik kimlikler oluşturarak karmaşık dolandırıcılık planları geliştirdiğini aktardı.
Bu tür risklerle başa çıkmak için yalnızca insan kaynakları ve kültür yönetiminin değil, uyum, hukuk, iletişim ve idari birimlerin de işbirliği yapmasının önemine vurgu yapan Özbay, ayrıca şirket içi etik kurallarının oluşturulması ve bağımsız danışmanlık alınmasının suistimallerin önlenmesinde hayati rol oynadığını kaydetti.
Özbay, etik dışı durumların yarısının şirket içindeki kontrol mekanizmalarının yetersizliğinden kaynaklandığını belirtirken, “Bu durum yalnızca çalışan memnuniyetini değil, aynı zamanda marka itibarını da olumsuz etkiliyor. Araştırmalar, her yıl yaklaşık 5 trilyon doların hile ve suistimallerle yasal sistemin dışına çıktığını gösteriyor. Bu tablo, şirketlerin etik altyapılarını güçlendirmelerinin gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor.” şeklinde bilgiler verdi.