Suriye’de muhalefetin iktidara karşı başlattığı halk devrimi, terör örgütlerinin bölgeden temizlenmesiyle birlikte devam ediyor. Suriye Milli Ordusu, Şam’ın yanı sıra birçok kenti terör unsurlarından arındırırken, ABD tarafından desteklenen PKK/YPG terör örgütü, Münbiç bölgesinden silinmiş durumdadır. Ordunun bölgedeki terör temizliği durmaksızın sürerken, köşeye sıkışan terör örgütleri, uluslararası müttefiklerinin destek ve sadakatini sorgulamaya başladı.
Konuya dair önemli haberlere yer veren İngiliz iş gazetesi Financial Times, PKK/YPG güçlerinin, Donald Trump yönetiminden gelecek bir ihanet korkusu taşıdığını aktarmaktadır. Bu gruplar, ABD’nin kendileriyle olan ilişkilerini sona erdirme ihtimaline karşı son derece endişelidir. Türkiye’nin desteklediği Heyet Tahir eş-Şam muhalefetinin, ele geçirdikleri toprakları kaybetme olasılığı karşısında YPG’li grupların kaygıları da artmaktadır.
Haberde, ABD’nin YPG’yi nasıl bir ayak askeri olarak kullandığına dair çarpıcı ifadeler de bulunmaktadır. Yıllar boyunca ABD tarafından desteklenen PKK/YPG üyelerinin, desteklerinin sona erdiği anda tehlikeye girebilecekleri konusunda endişeleri olduğunu bildirmektedir. Bu endişe, DEAŞ terör örgütünün yeniden bir yapılanma sürecine girebileceği korkusuyla birleşmektedir.
Financial Times’a açıklamalarda bulunan YPG sözcüsü Ferhat Şami, ABD’nin kendilerine halihazırda 900 özel kuvvet, hava desteği ve istihbarat sağladığını belirtmiştir. Aynı zamanda eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, ‘ABD Suriye’deki durumla ilgilenmemeli’ şeklindeki ifadelerinin kaygı verici olduğunu kaydederek, şu cümleleri eklemiştir: ‘Açıkçası, aynı senaryonun tekrarlamasından ve ABD’nin bizi terk etmesinden korkuyoruz.’
Suriye’de devam eden bu karmaşık durum, terör örgütleri için bir belirsizlik ortamı yaratırken, hem ulusal hem de uluslararası aktörlerin bu sürece müdahale etme şekli büyük bir önem arz etmektedir. Özellikle ABD’nin politika değişiklikleri, PKK/YPG gibi grupların geleceğini doğrudan etkilemektedir. Dolayısıyla, bu grupların ABD’ye olan bağımlılıkları ve müttefiklik ilişkileri, bölgedeki dinamiklerin değişiminde belirleyici rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, Suriye’deki yerel aktörler ve uluslararası destekleyicileri arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceği, içinde bulunduğumuz dönem içerisinde giderek karmaşık bir hal almaktadır. PKK/YPG terör örgütünün geleceği, ABD’nin Suriye içerisindeki rolü ve uluslararası müttefiklerinin tutumu, bölgenin güvenlik dinamikleri açısından kritik öneme sahip olacaktır.