Papa Francis, Katolik aleminin ruhani lideri olarak, Paskalya Yortusu ritüellerine hazırlanan Katolikler için önemli bir adım attı. Bu adım, 12 kadın mahkumun ayağını yıkamakla gerçekleşti. Papa’nın bu eylemi, Paskalya’dan önceki “Kutsal Perşembe”de Roma’daki Rebbibia cezaevine ziyaret düzenleyerek gerçekleşti. Burada 12 kadın mahkumun ayağını yıkayan ve öpen Papa Francis, bu ritüelle yıllardır süregelen bir geleneği devam ettirdi. VaticanNews’un haberinde belirtildiği üzere, bu mahkumlar arasında İtalyan, Rus, Bulgar, Nijeryalı, Ukraynalı, Perulu ve Bosna Hersekli kadınlar da bulunmaktaydı.
Paskalya ritüeli, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmeden bir gün önce havarilerinin ayaklarını yıkaması ile başlar. Papa Francis’in mahkumların ayağını yıkayıp öpmesi, bu geleneği devam ettirdi. Papa Francis, önceki papaların aksine, rahiplerin yerine yardıma muhtaçlar ya da mahkumların ayağını yıkamayı tercih ediyor. Bu da Papa’nın farklı bir liderlik tarzını sergilediğini gösteriyor.
Ancak, Paskalya Yortusu hazırlıkları sırasında yaşanan talihsiz bir olay da vardı. Rusya’nın başkenti Moskova’da “Crocus City Hall” adlı konser salonunda 22 Mart akşamı gerçekleşen terör saldırısında 143 kişi hayatını kaybetti. Bu saldırının ardından, İtalyan güvenlik güçleri, Papa’nın yöneteceği Paskalya Yortusu ayinleri dolayısıyla Roma’da güvenlik önlemlerini arttırdı. Bu tür olaylar, Papa Francis’in de dikkatini çekerken, bu tür acı dolu olayların önlenmesi için dua ettiği ve insanlığın barış ve birlik içinde yaşaması gerektiğini vurguladığı bilinmektedir.
Sonuç olarak, Papa Francis’in Paskalya Yortusu ritüelleri çerçevesinde mahkumların ayağını yıkaması, sadece bir geleneksel ritüeli yerine getirmekten öte, insanlık ve merhamet duygularının ön plana çıktığı bir eylemdi. Papa, her fırsatta kötülüğe karşı iyiliğin ve sevginin gücünü vurgulamaktadır. Ancak, bu gibi anlamlı ve merhamet dolu eylemler, insanlığın hala kötülükle karşı karşıya olduğunu ve birlik içinde hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu da hatırlatmaktadır. Bu tür olaylar, hem manevi hem de sosyal bir sorumluluk ve duyarlılık gerektirmektedir.