İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Yemen’deki Husilerin İsrail’e yeni bir hipersonik balistik füze ile askeri saldırı düzenlediğini açıkladı ve bu saldırıya karşı önlemler alacaklarını belirtti. Husiler, İsrail’in başkenti Tel Aviv’e daha önce de saldırılar düzenlemiş ve Tel Aviv’i güvenli olmayan bir bölge ilan etmişti. İsrail ordusu da bu saldırılara karşılık vererek Husilerin askeri hedeflerine hava saldırıları düzenlemişti. Ancak Husiler, saldırılarına devam ediyor ve son olarak hipersonik balistik füze ile yeni bir askeri saldırı gerçekleştirdiklerini duyurdu.
Netanyahu, haftalık kabine toplantısı öncesinde, İsrail’e yapılan son saldırı ve Lübnan sınırındaki duruma ilişkin basına açıklamalarda bulundu. Husilerin saldırılarına karşı kararlı bir tutum sergileyen Netanyahu, “Bize saldıran hiç kimse silahlarımızdan kaçamayacaktır.” şeklinde konuştu. Ayrıca bölge sakinlerini evlerine döndürmek için ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı. Netanyahu, İsrail’in kuzey sınırındaki durumun değişeceğini ve güç dengesinde değişiklikler yapacaklarını ifade etti.
Yemen’deki Husilerin saldırıları ve İsrail’in karşılık verme politikası, bölgedeki gerginliği arttırıyor. İki ülke arasındaki çatışma, 8 Ekim 2023 tarihinden bu yana devam etmekte olup, özellikle Lübnan sınırındaki çatışmalar yoğunlaşmaktadır. İsrail’in bölgedeki askeri gücü ve Husilerin saldırıları, bölgeyi istikrarsızlaştırmakta ve uluslararası güvenliğe tehdit oluşturmaktadır.
Netanyahu, Husilere karşı sert bir dil kullanarak, saldırılarına her türlü şekilde karşılık vereceklerini belirtti. İsrail hükümeti, Lübnan sınırındaki güvenlik durumunu güçlendirmek için gerekli adımları atacaklarını duyurdu. Husilerin İsrail’e yönelik saldırıları, bölgedeki tansiyonu yükseltmekte ve uluslararası toplumu endişelendirmektedir.
Sonuç olarak, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun açıklamaları ve Husilerin saldırıları, bölgedeki gerginliği arttırmış ve uluslararası ilişkileri zorlamaktadır. İki ülke arasındaki çatışmanın devam etmesi, bölgede istikrarsızlığa ve güvensizliğe neden olmaktadır. Uluslararası toplumun bu duruma müdahale etmesi ve taraflar arasında diplomatik çözüm yolları bulunması gerekmektedir.