Gazze’ye yönelik saldırılar devam ederken, Filistin’de İsrail’in baskısı altında hayat sürmeye çalışıyor. Filistinliler, zorlu koşullara rağmen inançlarını ve kimliklerini koruma mücadelesine devam ediyor. Özellikle Doğu Kudüs’te, Mescid-i Aksa’nın etrafındaki gerginlikler dikkat çekiyor. Mescid-i Aksa, İsrail askerleri tarafından 61 hafta boyunca çeşitli kısıtlamalara tabi tutulmuş durumda. Bu kısıtlamalara rağmen, işgalci güçlere boyun eğmeyi reddeden Filistinliler, kutsal mekanlarına akın ediyorlar.
Mescid-i Aksa’ya giriş kısıtlamaları altında kalan Filistinliler, cuma namazını eda etmek için mücadele ediyor. Her hafta artan engellemelere rağmen, toplumun her kesiminden insanlar toplanarak ibadetlerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. 7 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların başlamasından bu yana, İsrail polisi on binlerce kişinin Mescid-i Aksa’da namaz kılmasını ciddi şekilde kısıtlamakta.
Mescid-i Aksa’nın mevcut durumu, tarihsel ve hukuki anlaşmalarla şekillenmiştir. Ürdün, 1994 yılında İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması sebebiyle Kudüs’teki dini işlerden sorumlu ülke olarak tanınmaktadır. 2013’te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında yapılan bir başka anlaşma, Kudüs ve kutsal mekanların savunulması konusunda Ürdün’e ek haklar tanımaktadır. Bu anlaşmalar gereği, Mescid-i Aksa Kudüs İslami Vakıflar İdaresi’nin himayesi altındadır.
Yıllar içerisinde, Kudüs İslami Vakıflar İdaresi’nin izni dahilinde Mescid-i Aksa’yı ziyaret eden Yahudiler, 2003’ten itibaren İsrail’in tek taraflı kararlarıyla bu mekanın egemenliğini ihlal eder hale gelmişlerdir. Bugün, İsrail polisi eşliğinde Mescid-i Aksa’ya giriş yapmaları, bu tarihi statükoya göre var olan hak ihlallerinin başında gelmektedir. İsrail, Mescid-i Aksa’da yalnızca Müslümanların ibadet edebileceğini ve diğer din mensuplarının yalnızca ziyaretçi olarak girmesi gerektiğini savunsa da, bu iddia sık sık tartışmalara yol açmaktadır.
Fanatik Yahudi grupların, Mescid-i Aksa’ya düzenlediği baskınlar sıklıkla kamuoyuna yansıyan görüntüler arasında yer alıyor. Bu gruplar, polis korumasında Aksa’ya girmekte ve burada dini ritüellerini yerine getirmektedirler. Bu durum, Mescid-i Aksa’nın mevcut statüsünü daha da karmaşık bir hale getirirken, Müslümanların ibadet hakları üzerinde baskı oluşturmakta.
Sonuç olarak, Mescid-i Aksa’nın statüsü ve ibadet özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar, bölgedeki gerilimi artıran önemli faktörler arasında yer almakta. Filistinliler, ibadetlerini gerçekleştirmek ve kutsal mekanlarına sahip çıkmak için verdiği mücadeleye devam ederken, dünya genelinde bu duruma dikkat çekilmesi de önemli bir konu olarak gündemde kalmaya devam edecektir.