Lübnan ve İsrail arasındaki gerilim, 8 Ekim 2023 tarihinde Gazze’de masum insanların ölümüyle birlikte başlamıştır. O günden itibaren, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları yoğunlaşarak devam etti. Başta kontrollü çatışmalarla başlayan bu süreç, kısa sürede kapsamlı bir savaşa dönüşmüştür. Saldırılar sonucunda Lübnan’ın masum halkı da ciddi şekilde etkilenmiş, 5,3 milyonluk nüfusa sahip bu ülkede yaklaşık 1,9 milyon kişi zorla yerinden olmuştur.
İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmaların tırmanmasının ardından, ateşkes sağlanması için çeşitli diplomatik girişimler başlatılmıştır. Geçtiğimiz günlerde, İsrail ile Lübnan arasında varılan ateşkes, Türkiye saati ile 05.00’te yürürlüğe girmiştir. Bu ateşkesin ardından Lübnan’da büyük bir sevinç yaşanmış, zorla yerlerinden edilen halk evlerine dönmek için yola koyulmuştur. Güneye giden yollarda yoğun trafik oluşurken, dönen bazı Lübnanlılar, bu durumu havai fişek patlatarak kutlamıştır.
Ancak sınır köyleri ve beldelerinde hala belirsizlik sürmektedir. İsrail ordusunun bölgedeki işgali devam etmekte ve bu nedenle birçok Lübnanlı, evlerine dönememektedir. Lübnan ordusu, halkı, evlerine dönmeleri için İsrail askerlerinin işgal ettikleri alanlardan çekilmesini beklemeleri konusunda uyarmıştır. Bu vaatlerin gerçekleşmesi ise henüz mümkün olmamıştır, bu da halk arasında korku ve endişeye yol açmaktadır.
Ateşkes sonrasında evlerine dönmeye çalışan binlerce Lübnanlı, maalesef geri döndüklerinde yuvalarını yerinde bulamayacaktır. Zira, İsrail ordusunun kara ve hava saldırıları, sadece sınır bölgelerinde değil, Lübnan’ın birçok yerinde ağır yıkımlara neden olmuştur. İsrail ordusu, saldırılarında Hizbullah’a ait hedefler olduğu iddialarıyla hareket etmiş ve bu süreçte 37 köy ve beldeyi haritadan silmiştir. Bunun sonucunda da 40 binden fazla konut ağır hasar görmüş veya tamamen yıkılmıştır.
Ayrıca, Beyrut’un yanı sıra Sur, Sayda, Baalbek gibi büyük şehirler de İsrail’in yoğun hava saldırılarının hedefi haline gelmiştir. Bu şehirlerde de yüzlerce konut, hava saldırıları nedeniyle tamamen veya kısmen yıkılmıştır. Bu yıkımlar, ayrıca bölgedeki yaşam koşullarını da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. İnsanlar gıda ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele etmekte, temel yaşam standartları ciddi şekilde tehdit altındadır.
Sonuç olarak, Lübnan’daki mevcut durum, hem insani hem de diplomatik açıdan tehlikeli bir seviyeye ulaşmıştır. Ateşkesin oluşması umudu taşınırken, kalıcı bir çözümün bir an önce sağlanması gerektiği kesindir. Tarafların arasındaki çatışmaların şiddetlenmesi, yalnızca Lübnan’ı değil, bölgedeki barışı da tehdit etmektedir. Bu nedenle uluslararası toplumun duruma müdahale etmesi ve kalıcı bir çözüm bulması gerekmektedir.
