Dünyanın büyük metropol şehirleri üzerine yapılan bir ‘yaşlanma’ çalışması, özellikle Londra’nın demografik değişimi üzerinde dikkat çekici bulgular ortaya koydu. ‘Resolution Foundation’ adlı düşünce kuruluşunun gerçekleştirdiği araştırma, Londra’da ortanca yaşın 2011 yılında 33,8 iken, son on yılda 2 yıl artarak 35,8’e yükseldiğini bildirdi. Bu süreçte, başka büyük şehirlerde ise ortanca yaşın yalnızca yarım yıl azalarak 34,5’e düştüğü gözlemlendi.
Araştırmanın sonuçları, Londra’nın, demografik yaşlanma açısından en hızlı değişim gösteren şehir olduğunu ortaya çıkardı. Ülke genelinde en yaşlı bölgenin North Norfolk olduğu belirtilirken, bu bölgede ortanca yaş 55,3’e çıkarken, en genç bölge olan Tower Hamlets’te ise bu oran 30,6 olarak kaydedildi. Bu durum, Londra’nın yaşlanma dinamikleri ile diğer büyük şehirler arasındaki farklılıkları ortaya koydu.
Brexit sonrası Londra’nın yaşlanma hızının diğer büyük şehirlerden farklı olmasının iki temel nedeni bulundu. İlk olarak, Londra’da doğum oranı 2000’li yıllarda her 1000 kişide 16 iken, 2010’lu yıllarda bu oran 14’e düştü. Bu düşüş, İngiltere ve Galler genelinde daha sınırlı bir şekilde yaşandı. İkinci neden ise, Brexit sonrası genç uluslararası göçmenlerin Londra’da daha az yoğunlaşması olarak değerlendirilmekte.
Resolution Foundation, yaşlı ve genç nüfus arasındaki büyük farkların, özellikle kırsal ve kıyı bölgelerinde kamu hizmetlerine ciddi baskılar oluşturacağına dikkat çekti. Düşük doğum oranları ve artan yaşlı nüfusun sağlık ve sosyal altyapı hizmetlerinin yeniden düzenlenmesini gerektirdiği aktarıldı. Bu bağlamda, kamu politikalarının gözden geçirilmesi ve yaşlı nüfusun ihtiyaçlarına uygun çözümler üretilmesi gerekliliği vurgulandı.
Sonuç olarak, Londra’daki demografik değişimin ulusal düzeyde önemli etkileri olabileceği ve bu etkilerin sadece başkentle sınırlı kalmayacağı anlaşılmaktadır. Yaşlı nüfusun artışı, kamu hizmetleri gibi pek çok alanda yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler gerektirecek olup, özellikle sağlık ve sosyal hizmetlerin daha iyi bir şekilde yapılandırılması önem arz edecektir. Bu durum, gelecekteki sosyal ve ekonomik düzeydeki değişimlerin dikkatle izlenmesi gerektiğini gösteriyor.
