Rusya Ulaştırma Bakanlığı, Aralık 2023 ortasında Kerç Boğazı’nda meydana gelen kuvvetli fırtına sonucunda çeşitli kazalar sonucu denize dökülen petrol sızıntısıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalarda, gemilerdeki akaryakıt tanklarının doluluk seviyeleri ve sızıntının neden olduğu çevresel etkiler detaylandırıldı. Bakanlık, fırtına sırasında meydana gelen olaylar hakkında kapsamlı bilgi sundu.
Yapılan açıklamada, kazaya karışan gemilerin mazotla dolu 4 akaryakıt tankının bulunduğu belirtildi. Uzmanların yaptığı değerlendirmeye göre, Karadeniz’e sızan akaryakıt hacminin yaklaşık olarak 2 bin 400 ton olduğu ifade edildi. Bu miktarın, tanker kaptanlarının verdiği ilk tahmine göre önemli ölçüde daha düşük olduğu vurgulandı. Bu durum, sızıntının çevresel etkilerini analiz etmek açısından kritik bir bilgi olarak değerlendiriliyor.
Petrol sızıntısının etkileri, özellikle Rusya’nın Temryukskiy ve Anapa bölgelerindeki sahil şeridindeki doğal yaşamı olumsuz bir şekilde etkilediği bildirildi. Bu bölgelerdeki biyolojik çeşitlilik, sızıntının yaratabileceği kirlenme ve ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerle karşı karşıya kalıyor. Karadeniz kıyısında bulunan turistik Krasnodar bölgesi sahilleri, bu durumdan en fazla etkilenen yerlerden biri olarak öne çıkıyor.
Krasnodar bölgesinde, yetkililer ve gönüllüler petrol sızıntısını temizlemek için yoğun bir çaba içerisindeler. Rusya Acil Durumlar Bakanlığı da bu temizlik çalışmalarını desteklemek amacıyla 4 bin gönüllünün katılımını sağladı. Gönüllüler, sahil şeridindeki kirlenmenin giderilmesi için çeşitli görevler üstlenerek çevresel iyileştirme çalışmalarına katkıda bulunuyor.
Kazaların ayrıntılarına bakıldığında, Kerç Boğazı’nda meydana gelen kazaların 15 Aralık 2023 tarihinde fırtınanın etkisiyle gerçekleştiği belirtildi. Bu tarihte Rusya’ya ait Volgoneft-212 ve Volgoneft-239 tanker gemilerinin ayrı ayrı kaza yaptığı ve her iki tanker için de petrol sızıntısının tespit edildiği rapor edilmiştir. Başlangıçta, bu tankerlerden toplam 4 bin ton petrolün sızdığına dair tahminlerde bulunulmuştu. Ancak, daha sonra yapılan güncellemelerde sızıntı miktarının daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu tür olaylar, çevre kirliliği ve deniz ekosisteminin korunması açısından ciddi sorunlar yaratmaktadır. Temizlik çalışmaları ve bu tür kazaların önlenmesi için daha fazla önlem alınması gerektiği düşünülmektedir. Her ne kadar mevcut durumla ilgili hızlı bir müdahale gerçekleştirilmiş olsa da, gerçek sorunun önüne geçmek ve gelecekte benzer felaketlerin yaşanmaması için sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi elzemdir.