Fotoğrafın Ustası Ara Güler, Altıncı Yılında Anılıyor
Fotoğraf dünyasının efsane ismi Ara Güler, vefatının altıncı yılında sanatseverler ve fotoğraf tutkunları tarafından anılmaya devam ediyor. Ustanın ardında bıraktığı her biri ayrı bir hikaye barındıran fotoğrafları, onun sanatına ve görüş açısına dair derin izler taşıyor. Güler’in İstanbul’a dair objeksiyonları, bu büyüleyici şehri ve onun insanlarını farklı bir gözle görme fırsatı sunuyor.
Ara Güler, hayatına genç yaşta gazetecilikle başlamış, sonrasında fotoğrafa olan ilgisiyle bu alanda kendini geliştirmiştir. 28 Ağustos 1928’de İstanbul’da dünyaya gelen Güler, erken yaşlarda kendini sanata adadı. Sinemacılığın çeşitli dallarında deneyim kazanarak, yönetmen ve oyun yazarı olma hayali peşinde koştu. Lise döneminde Muhsin Ertuğrul’un tiyatro kurslarına katılan Güler, 1950 yılında Yeni İstanbul gazetesinde gazetecilik hayatına adım attı.
Eğitim hayatında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olan Güler, 1958’de Time-Life, Paris-Match ve Der Stern dergilerinin yakın doğu foto muhabirliği görevini üstlendi. Fotoğraf kariyerinin önemli dönüm noktalarından biri, Henri Cartier Bresson ile tanışması ve ardından Paris Magnum Ajansı’na katılmasıdır. Güler, uluslararası alanda tanınmış bir fotoğrafçı olmasının yanı sıra, İngiltere’de yayımlanan "Photography Annual Antalojisi" tarafından dünyanın en iyi yedi fotoğrafçısından biri olarak tanımlandı.
1970’li yıllarda eserleriyle isim yapan Güler, 1962 yılında Almanya’da "Master of Leica" unvanını elde etti ve bu dönemde birçok sergide yer aldı. 1970’te yayımlanan "Turkey" adlı fotoğraf albümü, Güler’in sanatı konusunda önemli bir yere sahipti. 1975’te "Yaratıcı Amerikalılar" adlı sergisini dünya genelinde pek çok şehirde sergileyerek uluslararası alanda ses getirdi. Aynı yıllarda, Güler Yavuz zırhlısının söküldüğü süreci belgesel filme dönüştürerek, gündem yaratan bir eser ortaya koydu.
Güler, hayatı boyunca birçok ünlü ile röportajlar yapmış ve fotoğraflarını çekmiştir. Kendisi, isimlerle dolu bir portföyü geride bırakarak, yıllar boyunca Bergat Russell, Nazım Hikmet, Salvador Dali, Picasso gibi isimlerle çalışma fırsatı bulmuştur. "Her zaman foto muhabiri ile fotoğrafçı birbirine karıştırılır. Biz, fotoğrafçı değiliz, foto muhabiriyiz" sözleriyle de kimliğini net bir şekilde ortaya koymuştur.
18 Ekim 2018’de, tedavi gördüğü Florence Nightingale Hastanesi’nde 90 yaşında hayata veda eden Ara Güler, ardında sayısız eser ve unutulmaz anılar bırakmıştır. İstanbul’un görsel tarihine büyük katkıları olan bu usta isim, sadece bir fotoğrafçı değil, aynı zamanda bir zaman tanığıydı. Güler’in fotoğrafları, izleyicilere geçmişi anlama ve hissetme imkanı sunuyor.
Sonuç olarak, Ara Güler’in anısına sahip çıkmak ve onun fotoğraflarındaki derin hikayeleri yaşatmak, hem sanatın hem de gazeteciliğin önemini anlamak adına büyük bir sorumluluktur. Ustanın eserleri, fotoğrafçılığın nasıl bir sanat dalı olduğunu ve bu sanatın bir dil gibi nasıl konuştuğunu bizlere göstermeye devam edecektir.
