İsrail, son dönemde hem Filistin hem de Lübnan’da masum insanların hayatlarını kaybetmesine neden olmaya devam ediyor. Bu durum, bölgedeki gerginliği daha da artırırken, sivil halkın acı çekmesine sebep olmaktadır.
Son olarak, Lübnan Sivil Savunma Müdürlüğü, yapılan araştırmalar sonucunda, Lübnan’ın güneyinde İsrail askerlerinin çekildiği köylerde yaşanan yıkımların ardından 11 kişinin cesedinin bulunduğunu açıkladı. Bu durumu belirten açıklamada, “Tayr Harfa köyünde 10, güneybatıdaki Chamaa köyünde ise 1 kişinin cansız bedenine ulaştık” diye belirtilmiştir. Bulunan cenazeler, kimlik tespiti amacıyla DNA testleri dahil gerekli laboratuvar testlerinin yapılması için Jabal Amel Hastanesi’ne sevk edilmiştir.
Bu durumu daha da trajik hale getiren unsurlardan biri, Lübnan medyasının aktardığı bilgilerdir. Medya kaynaklarına göre, İsrail güçleri, Lübnan’ın güneyindeki Bint Jbeil bölgesinde yer alan Ayta ash Shab köyünde evleri ve altyapıyı havaya uçurmaya devam etmektedir. Köylerden yükselen patlama sesleri ve havaya yükselen yoğun duman, bölgedeki çatışmanın ne denli yıkıcı etkileri olduğunu gözler önüne sermektedir.
Ülkeler arasında 14 ay süren çatışmaların ardından 27 Kasım’da ABD ve Fransa’nın ara buluculuğunda bir ateşkes ilan edilmişti. Ancak bu ateşkes anlaşmasına rağmen, İsrail ordusu Lübnan topraklarındaki saldırılarına devam etmektedir. Bu saldırılar, hala can kayıplarına yol açmakta ve bölgedeki sivil halkın yaşamlarını tehdit etmektedir.
Sonuç olarak, İsrail’in bu saldırıları ve diğer askeri eylemleri, sadece masum insanların hayatını kaybetmesine neden olmakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası barış ve güvenliği de tehdit etmekte. Ishan’ın bu tavrı, uluslararası toplumda ciddi bir tepkiye yol açarken, sivil halkın da büyük acılar çekmesine neden olmaktadır. Gelişmelerin, dünya genelindeki siyasi dinamikler üzerinde uzun vadeli etkileri olacağı düşünülmektedir. Dolayısıyla, bu durumun çözülmesi için uluslararası düzeyde daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir.
