Suriye’de 61 yıllık Baas rejimi, 8 Aralık 2024 tarihinde devrildi. Bu gelişme, bölgedeki dengeleri derinden etkileyen bir olay olarak kaydedildi. Rejimin devrilmesiyle birlikte, birçok aktör bu durumu kendi lehine çevirmeye çalışıyor. Bu bağlamda, İsrail’in işgalci politikaları dikkat çekmektedir. İsrail, rejimin devrildiği günden itibaren Suriye topraklarındaki işgalini genişletme çabalarını sürdürmektedir.
İsrail ordusu, güneyde bulunan Dera kentine bağlı Yermuk havzasında, Cemle ve Maaraba köylerini işgal etti. Bu durum, bölge halkının büyük tepkisini çekti. Suriye halkı, İsrail’in topraklarını işgal etmesini protesto etmek için çeşitli gösteriler düzenledi. Bu gösterilerde, insanlar Suriye’nin yeni bayraklarıyla bir araya gelerek “Defol İsrail” sloganları atarak tepkilerini dile getirdiler.
Protestolar sırasında, İsrail güçleri mevzilendikleri tepelerden kalabalığın üzerine ateş açtı. Bu saldırı sonucunda, bir kişi yaralandı. İsrail ordusu, Yermuk havzasındaki protestolar sırasında sivillere ateş açtığını kabul etti. Yapılan açıklamada, İsrail askerlerinin göstericilerden geldiğini düşündükleri bir tehdit sebebiyle ateş açtıkları ifade edildi; bir Suriyeli protestocunun bacağından vurulduğu belirtildi.
İsrail’in Suriye üzerindeki saldırıları, ülkedeki çatışmaların şiddetlendiği bir ortamda artış gösterdi. 27 Kasım 2024’te patlak veren çatışmalar sonrası, 8 Aralık 2024’de Baas rejiminin çökmesi ile birlikte, İsrail ordusunun saldırıları belirgin şekilde hızlandı. Suriye ordusunun askeri altyapısı ve imkanlarını imha etmeye yönelik operasyonlara girişen İsrail, Golan Tepeleri’ndeki işgalini de genişletti.
İsrail ordusu, Golan Tepeleri civarındaki tampon bölgeye girmeyi başardı ve bu durumu daha ileriye taşıyarak başkent Şam’ın 25 kilometre yakınlarına kadar ilerledi. İsrail, 1967 yılından itibaren Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni işgal altında tutuyor. Bölgeden kaynaklanan gerilim ve çatışmalar, 1974’te imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması ile belirlenen tampon bölge ve silahsızlandırılmış bölgenin sınırlarını tehdit ediyor.
Sonuç olarak, Suriye’deki mevcut durum, yalnızca bölge halkını değil, aynı zamanda uluslararası aktörlerin de dikkatini çeken bir mesele haline gelmiş durumda. İlişkiler ve politikalar yeniden şekillenirken, bölge halkının tepkileri ve talepleri, uluslararası siyasetin çıkarları ile çatışıyor. Bu çerçevede, İsrail’in politikaları, Suriye’deki istikrarsızlık üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaya devam etmektedir.