Süleyman Seyfi Öğün, İsrail’in Filistin ve Gazze Şeridi’ndeki soykırım saldırıları ve Ortadoğu’da İran-İsrail arasındaki savaş gerilimini analiz ettiği bir makale yazdı. İsrail, ABD ve Birleşik Krallık’ın uyarılarına rağmen İran’a şiddetli bir saldırı yapma konusunda ısrarcı davranıyordu. Ancak Batı ülkeleri bu duruma karşı çıktı ve İsrail’i büyük bir savaş başlatmamaları konusunda uyardılar. İsrail’in bu uyarıları dikkate alıp almayacağı ise belirsizdi. İki olası senaryo vardı: İsrail, İran’a küçük çaplı karşı bir saldırı gerçekleştirip tansiyonu düşürür ya da ABD ve Birleşik Krallık ile veya tek başına büyük bir savaş başlatırdı. İkinci senaryo gerçekleşirse Ortadoğu’da büyük bir savaş başlayabilirdi.
Putin’in açıklamaları ve Rusya’nın İran’a destek verme ihtimali, durumu daha da karmaşık hale getiriyordu. İsrail’in Gazze’deki saldırılarına rağmen hedeflerine ulaşamadığı ve yaşanan çatışmalarda geride kaldığı belirtiliyordu. Netanyahu’ya karşı artan tepkiler nedeniyle İsrail’in yeni bir strateji belirlemesi gerekiyordu. İsrail’in sıkışmışlık içinde olduğu ve çözüm arayışında olduğu vurgulanıyordu.
Makalede ayrıca Türkiye’nin de Irak’a karşı bir harekata hazırlandığı ve yakın zamanda müdahale edebileceği belirtiliyordu. Türkiye’nin dış politikada Batı ile daha uyumlu bir çizgiye doğru ilerlediği ve ekonomik zorluklar nedeniyle bu adımları attığı vurgulanıyordu. Türkiye’nin bu yaklaşımlarının kısa vadede olumlu sonuçlar doğurabileceği ancak uzun vadede riskler taşıdığı ifade ediliyordu.
Makalenin son bölümünde ise Türkiye’nin, Batı ile ilişkilerinde dikkatli olması gerektiği ve geçmişte Batı’nın desteğiyle yaşadığı olumsuz deneyimlere dikkat etmesi gerektiği vurgulanıyordu. Türkiye’nin bölgedeki kazanımlarını koruması ve geliştirmesi gerektiği, coğrafi ve tarihi konumunu dikkate alarak doğru adımlar atması gerektiği belirtiliyordu. Sonuç olarak, Türkiye’nin dış politikadaki kararları ve ilişkilerinin geleceğe yönelik önemli etkileri olabileceği vurgulanıyordu. Gelecekte neler olacağını kestirmenin zor olduğu ve gelişmelerin yakından takip edilmesi gerektiği vurgulanıyordu.
