Hizbullah mensuplarına yönelik gerçekleşen siber saldırıya dair yeni bilgiler ortaya çıktı. Eylül ayında Lübnan’da yaşanan bu olayda, Hizbullah mensuplarının haberleşme amacıyla kullandığı çağrı cihazları ve telsizler eş zamanlı olarak patlatılmıştı. Saldırı sırasında 39 kişi hayatını kaybederken, 3 bin 400 kişinin de yaralandığı bildirildi.
Saldırının İsrail tarafından gerçekleştirildiği ifade edilse de, bu iddiaların resmi bir dayanağı bulunmamaktaydı. Ancak, saldırının arkasında İsrail’in olduğu yönündeki iddialar gün geçtikçe artarken, bu durumun ardından İsrail cephesinden dikkat çekici bir açıklama geldi.
İsrail Başbakanlık Ofisi Sözcüsü Omer Dostri, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Eylül ayında gerçekleşen çağrı cihazı saldırılarına onay verdiğini duyurdu. Netanyahu’nun yaptığı açıklamada, çağrı cihazı operasyonunun ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın hedef alındığının altını çizdi. Ancak bu operasyonun, savunma teşkilatındaki üst düzey yetkililerin ve siyasi kadrolardaki sorumluların muhalefetine rağmen gerçekleştirildiği vurgulandı.
Basın yansımalarına göre, Netanyahu kabine toplantısında gerçekleştirilen saldırıların sorumluluğunu üstlendiğini bildirdi. Üst düzey savunma yetkililerinin ve bazı siyasi isimlerin bu operasyonlara karşı olduğu belirtilmesine rağmen, Netanyahu’nun kararlılığını ortaya koyduğu ifade ediliyor.
Bu gelişmeler, İsrail’in bölgede ortaya koyduğu askeri stratejilerin ve politikalarının ne denli iddialı olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle Hizbullah ile olan gerilimlərin devam etmesi, bu tür siber saldırıların gelecekte de gündeme gelebileceğinin bir işareti olarak değerlendiriliyor. Saldırıların ardından Hizbullah tarafından yapılacak olası açıklamaların ve karşı hamlelerin neler olacağı ise merakla bekleniyor.
Sonuç olarak, Eylül ayında Lübnan’da gerçekleşen bu olay, bölgedeki gerginliği artıran önemli bir dönüm noktası oldu. Hizbullah mensuplarının hedef alındığı bu siber saldırının İsrail tarafından üstlenilmesi, bölgedeki dinamiklerin değişmesine neden olabilir. İleriye dönük olarak, bu tür saldırıların nasıl sonuçlanacağı ve iki taraf arasında nasıl bir diplomatik ya da askeri yanıt alınacağı ise belirsizliğini koruyor. Tüm bu gelişmeler ışığında, Orta Doğu’daki dengeyi etkileyecek yeni gelişmelerin yaşanması mümkündür.