İran, İngiliz İç İstihbarat Teşkilatı MI5 Başkanı Ken McCallum’un, 2022 yılından bu yana potansiyel olarak ölümcül tehditler oluşturan İran destekli 20 komplonun engellendiği yönündeki açıklamalarını reddetti. Bu konuda İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, İngiliz yetkililerin tekrarladığı suçlamaların, “potansiyel” olarak nitelendirildiğine dikkat çekti. Bekayi, bu durumun, İngiltere’nin Filistinlilere yönelik soykırımı sürdürme çabasını ve İsrail’in bölgedeki aşırılıklarını gizleme konusunda bir “yapay düşman oluşturma” politikası olduğunu vurguladı.
Sözcü, İngiltere’deki asılsız komplo suçlamalarının yerini alması gerekenin, İsrail’in saldırgan politikalarını ve işgalci eylemlerini durdurmak için gerekli önlemleri almak olduğunu dile getirdi. Bekayi, İngiltere’nin bazı terörist grupları barındırdığını belirterek, bu grupların ifade özgürlüğünü kötüye kullanarak şiddet ve nefret yaydığını ifade etti. Bu bağlamda, tüm devletlerin terörizmle mücadele konusundaki uluslararası yasal yükümlülüklerini hatırlatan Bekayi, İngiltere’nin İran ve Batı Asya bölgesine yönelik yapıcı olmayan politikalarını gözden geçirmesi gerektiğini talep etti.
MI5 Başkanı Ken McCallum, bir gün önce yaptığı açıklamada, 2022 yılına ve özellikle Mahsa Amini’nin ölümüne atıfta bulunarak, İngiltere’deki “devlet tehdidi” soruşturmalarının sayısının geçtiğimiz yıl yüzde 48 oranında arttığını duyurmuştu. McCallum, bu süreçte, Ocak 2022’den itibaren İngiliz vatandaşları ve ülke sakinleri için potansiyel olarak ölümcül tehdit oluşturan 20 İran destekli komplo girişiminin engellendiğini açıklayarak, Orta Doğu’daki gelişmelerle birlikte İran devletinin İngiltere’ye yönelik saldırganlığının artma riskine karşı özel bir dikkat göstereceklerini söyledi.
İran ve İngiltere arasındaki gerginlik, son yıllarda daha da derinleşmiş durumda. Bu durum, İran’ın bölgedeki politikalarının yanı sıra, İngiltere’nin Ortadoğu’da izlediği stratejilerin de bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Bekayi’nin açıklamaları, İran’ın bu suçlamalara verdiği cevabın yanı sıra, küresel siyasi dengelerin nasıl etkilendiğinin de bir göstergesi.
İran Dışişleri Bakanlığı’nın görüşleri, uluslararası alanda Batı’ya karşı yürütülen bir güçlü iletişim stratejisinin parçası olarak değerlendirilebiliyor. Bekayi’nin, İngiltere’nin politikasının gerisinde duran Filistin meselesi ve İsrail’in eylemleri hakkında yaptığı yorumlar, bu konudaki hassasiyetin ve uluslararası dile getirilmeyen gerilimlerin daha fazla su yüzüne çıkmasına neden olabilir. İki ülke arasındaki bu tartışmalar, bölgedeki askeri ve siyasi dengeleri etkileyecek potansiyele sahip, dolayısıyla izlenmeye devam edilmesi gereken bir durum.
Sonuç olarak, İngiltere ve İran arasındaki özellikle suikast ve istihbarat odaklı suçlamalar, her iki ülkenin de uluslararası arenada ne tür politikalar güttüğünü ve bu politikaların sonuçlarını sorgulamak için bir zemin hazırlıyor. Batı’nın İran’a yönelik suçlamalarının derinlemesine analizi, bölgedeki birçok sorunla bağlantılı olarak önem taşıyor ve bu tür tartışmalar, uluslararası ilişkilerin gidişatını şekillendirmeye devam edecek gibi görünüyor.