İsrail’e ait F-35 uçakları, Suriye’deki İran Konsolosluğu’na 6 füze ile saldırdı ve bu saldırı sonucunda başkent Şam’daki İran’a ait büyükelçilik yerleşkesinde bulunan 7 kişi hayatını kaybetti. Ölenler arasında İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan üst düzey iki komutan da bulunmaktaydı. Bu saldırıya yanıt olarak, İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, İsrail’den intikam alacaklarını ve İsrail’in pişman olacağını belirtti.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de sert bir tepki göstererek, saldırının cezasız kalmayacağını vurguladı. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ise İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve sonuçlarını göreceğini belirtti. Diğer ülkeler de İran’ın diplomatik temsilciliğine yönelik bu saldırıyı kınadılar. Rusya, Pakistan, Katar, Umman, Ürdün, Irak ve Suudi Arabistan, İsrail’in bu saldırısını sert bir dille eleştirdi.
Amerika Birleşik Devletleri ise saldırıyla ilgilerinin olmadığını açıkladı. ABD medyasında yapılan yorumlarda, Washington’un bu saldırıyla bir ilgisinin olmadığı belirtildi. Suriye’deki Amerikan güçlerine ait askeri üsse de saldırı düzenlendiği ve insansız hava araçları ile saldırı girişiminde bulunulduğu kaydedildi.
İsrail ise saldırıya herhangi bir açıklama yapmazken, basında Tel Aviv’in diplomatik misyonlarını alarma geçirdiği belirtildi. Bu tansiyonun yükselmesiyle beraber bölgedeki gerilim de artış gösterdi. Hem İran hem de İsrail arasındaki gerilim, uluslararası camiayı da endişelendirmekte ve barışçıl bir çözüm bulunması için çaba harcanmaktadır.
Taraflar arasındaki gerilimin artarak devam ettiği kriz ortamında, bölgesel ve küresel aktörlerin müdahalesinin önemli olduğu görülmektedir. Özellikle diplomatik çözüm yollarının araştırılması, tansiyonun düşürülmesi açısından kritik öneme sahiptir. İran’ın verdiği gözdağı ve tehditkar açıklamaları, bölgedeki istikrarsızlığı artırabileceği gibi, İsrail’in de saldırgan tavrı krizi derinleştirebilir. Bu sebeple, uluslararası toplumun arabuluculuk çabalarını artırması gerekmektedir.