İsrail, 1 Nisan tarihinde Şam Büyükelçiliği yerleşkesine hava saldırısı düzenledi. Bu saldırı sonucunda can kayıpları yaşandı ve Tel Aviv-Tahran hattındaki gerilim arttı. İran, saldırıya karşılık vermekle tehdit etti ve ABD basınında yer alan Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, İran’ın en geç 24 ila 48 saat içinde İsrail’e saldırabileceğini belirtti. Saldırının İsrail’in kuzey veya güneyine doğrudan yapılacağı bilgisi paylaşıldı. İran liderleri ise muhtemel bir saldırı hakkında planlarını görüşmeye devam ediyor ancak nihai kararı henüz vermediler.
Washington ve müttefiklerinin ABD istihbarat raporlarına dayandırarak İran’ın İsrail’e saldırabileceğini öngördüğü aktarıldı. Ancak WSJ, söz konusu saldırının İsrail sınırları içinde gerçekleşebileceğini belirten bir kaynağa atıfta bulundu. Bu gelişmelerin ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bir hava üssünde yaptığı ziyaret sırasında, “Kim bize zarar verirse biz de ona zarar veririz.” şeklinde açıklamalarda bulundu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da İran’ı İsrail’e saldırmamaları konusunda uyarmıştı.
Bu durum, bölgedeki gerilimin artmasına ve taraflar arasındaki karşılıklı tehditlerin yükselmesine neden oldu. İsrail, İran’ın olası bir saldırısına karşı hazırlıklı olduğunu belirtirken, İran’ın da karşılık vermekten çekinmeyeceği mesajı veriliyor. Her iki ülke lideri de karşılıklı üstünlük mücadelesinde sert bir tutum sergiliyor ve askeri tedbirler almaya devam ediyor.
Öte yandan, İsrail’in yakın zamanda gerçekleştirdiği saldırı ve bu süreçte yaşanan gerginlik, uluslararası camiada büyük endişe yaratmış durumda. İran’ın İsrail’e saldırabileceği iddiaları, bölgedeki istikrarsızlığı artırarak tüm dünyanın dikkatini çekiyor. Taraflar arasındaki gerilimin artmasıyla birlikte, bölgedeki siyasi denge de ciddi şekilde sarsılmış durumda. Bu nedenle, taraflar arasında olası bir çatışmanın önlenmesi ve diplomatik yollarla çözüm bulunması büyük önem taşıyor.