İngiltere’de ana muhalefet partisi olan Muhafazakar Parti’nin liderlik yarışına dahil olan milletvekili Robert Jenrick, Sky News kanalındaki bir programda, İngiliz polisinin sağcı gruplara karşı farklı bir tutum takındığını öne sürdü. Özellikle Filistin destekçisi gösterilere polisin müdahalesini eleştiren Jenrick, polisin bazı olaylara gereken sertliği göstermediğini ifade etti. Özellikle Londra sokaklarında “Allahu Ekber” diyen göstericilerin hemen gözaltına alınmamasını eleştiren Jenrick’in bu sözleri birçok kesimden tepki gördü.
Başbakan Yardımcısı Angela Rayner, Jenrick’in sözleriyle toplumda ayrılıkçı bir hava estirdiğini ve insanların bir araya gelmesine engel olduğunu belirtti. Muhafazakar Parti içinde yer alan diğer bir milletvekili Mel Stride ise, Jenrick’in “Allahu Ekber” sözlerinin suç sayılmasını önermesinin duyarsızca ve akılsızca olduğunu dile getirdi. Konuyla ilgili olarak Muhafazakar Partili Lord Baroness Sayeeda Warsi de Jenrick’in sözlerine karşı çıkarak, parlamentoda yapılan dualarda dini ifadelerin kullanıldığını ve Jenrick’in ifadelerinin ayrılıkçı bir dil olduğunu belirtti.
İşçi Partisi’nden milletvekili Naz Shah da Jenrick’in sözlerini cehalet ve İslamofobi olarak nitelendirerek, tüm Müslümanları aşırılıkla eşit tutarak genelleme yaptığını belirtti. Benzer şekilde, Britanya Müslüman Konseyi de Jenrick’in sözlerini ayrıştırıcı ve cesaretlendirici bulduklarını ifade etti. Jenrick ise yaptığı son açıklamada, “Allahu Ekber” kelimesinin dini bir ifade olduğunu kabul etti ancak bu ifadenin kamu düzenine zarar verebileceğini savundu.
Sonuç olarak, Robert Jenrick’in polisin göstericilere yönelik tavrını eleştirdiği ve özellikle dini ifadelerin kullanımına ilişkin tartışma yarattığı görülmektedir. Jenrick’in sözleri, İngiltere’deki siyasi çevrelerin ve sivil toplumun tepkisini çekmiş ve ayrıştırıcı bir söylemi teşvik ettiği yönünde eleştirilere maruz kalmıştır. Jenrick’in açıklamaları, ülkede gündem oluşturmuş ve toplumsal bir tartışmaya sebep olmuştur. Bu tür söylemlerin toplumsal barışı ve birlik beraberliği tehdit edebileceği de göz önünde bulundurularak, sorunun çözümü için daha yapıcı ve uzlaştırıcı bir dil benimsenmesi gerektiği vurgulanmaktadır.