Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel ekonomik büyüme tahminini bu yıl için yüzde 3,2 olarak korurken, Türkiye ekonomisine ilişkin büyüme beklentisini yüzde 3,1’den yüzde 3,6’ya çıkardı.
IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun temmuz sayısını “Küresel Ekonomi Zor Bir Durumda” başlığıyla yayımladı. Rapora göre, küresel ekonominin 2024’te %3,2 büyümesi bekleniyor. IMF’nin raporunda, 2025 yılı için küresel ekonominin %3,3 büyüyeceği tahmin ediliyor. Raporda, enflasyon, ticari gerilimler ve politika belirsizliğinin para politikasını zorlaştırdığı vurgulanıyor.
Türkiye ekonomisi için ise büyüme beklentisi %3,6 olarak revize edildi. IMF’nin nisan ayındaki tahminlerinde Türkiye ekonomisinin 2024’te %3,1 ve 2025’te %3,2 oranında büyümesi öngörülmüştü.
ABD ekonomisine ilişkin büyüme beklentisi ise 2024 yılı için %2,6’ya düşürülürken, 2025 yılı için %1,9 olarak korundu. Avro Bölgesi ekonomisine ilişkin büyüme beklentileri bu yıl için %0,9’a yükseltilirken, 2025 yılı için %1,5 seviyesinde sabit kaldı.
Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinden Almanya’nın büyüme tahmini bu yıl için %0,2 olarak belirlenirken, gelecek yıl için %1,3 olarak korundu. Fransa ekonomisine ilişkin büyüme beklentisine ise bu yıl için %0,9’a yükseltilirken, gelecek yıl için %1,3 olarak revize edildi.
IMF’nin raporunda, hizmet enflasyonunun dezenflasyon sürecini geciktirdiği ve para politikasını normalleştirmeyi zorlaştırdığı belirtilirken, enflasyon ve politika belirsizliğinin faiz oranlarını yüksek tutma olasılığını artırdığı ifade edildi. Buna ek olarak, politika bileşiminin fiyat istikrarını sağlayacak ve büyümeyi destekleyecek şekilde düzenlenmesi gerektiği vurgulandı.
Sonuç olarak, IMF’nin küresel ekonomiye ilişkin beklentileri ışığında Türkiye’nin büyüme performansının olumlu yönde revize edilmesi dikkat çekici bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. ABD ve Avro Bölgesi ekonomilerindeki küçülme beklentileri ise ekonomik belirsizliklerin hala devam ettiğini gösteriyor. Bu nedenle, politika yapıcıların dikkatli ve yönlendirici adımlar atmaları gerekmektedir. Bu şekilde, hem ekonomik büyüme hem de istikrar sağlanabilir.
