1 Şubat 2025 Cumartesi günü, Hamas, Gazze’deki ateşkes ve esir takası anlaşmasının dördüncü turu kapsamında serbest bırakılacak 183 Filistinlinin isim listesini yayımladı. Bu süreç, devam eden çatışmalar ve uluslararası gerilimler çerçevesinde oldukça önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Başlangıçta, anlaşmanın ilk aşamasında 3 sivil rehinenin serbest bırakılmasına karşılık olarak 90 Filistinli mahkumun tahliye edilmesi planlanmıştı. Ancak, İsrail hükümeti, salıverilmesi planlanan mahkum sayısını iki katına çıkararak bu rakamı 183’e yükseltti. Bu değişiklik, her iki taraf için de müzakerelerin ilerlemesi açısından önemli bir gelişme anlamına geliyor.
Anlaşmaya göre, her bir sivil İsrailli rehine için 30, her bir İsrail askeri içinse 50 Filistinli mahkumun serbest bırakılması öngörülüyordu. Bu düzenlemeler, taraflar arasında dengeli bir esir takas süreci sağlamak şeklinde ifade ediliyor.
Hamas, serbest bırakılması planlanan 183 Filistinlinin isimlerini açıklarken, bunlardan 7’sinin Filistin dışına gönderileceği bilgisini de paylaştı. Bu durum, uluslararası toplumun dikkatini çekerken, esir takası sürecinin karmaşıklığını da gözler önüne seriyor.
Aynı zamanda, Hamas’ın serbest bırakacağı 3 rehinenin bilgileri de İsrail tarafına iletildi. Bu rehine grubundan birinin aynı zamanda ABD vatandaşı olması, esir takasının uluslararası boyutunu da öne çıkarıyor.
Öte yandan, esir takasının ilk üç turunda toplamda 400 Filistinli mahkum özgürlüğüne kavuştu. Bu süreçte ayrıca, Hamas’ın elinde tutulmakta olan 10 İsrailli ve 5 Taylandlı rehine de serbest bırakıldı. Bu durum, taraflar arasında alışverişin ve müzakerelerin devamı açısından önemli bir işaret olarak görülüyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında, üç aşamadan oluşan ateşkes anlaşmasının ilk 42 gününde, toplamda 33 İsrailli esir ve 1,900’ün üzerinde Filistinli mahkumun serbest bırakılacağı belirtiliyor. Bu rakamlar, bölgedeki gerginliğin azaltılması hedefi doğrultusunda olumlu bir adım olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak, Hamas’ın 183 Filistinliyi serbest bırakma taahhüdü, bölgedeki barış müzakereleri ve uluslararası ilişkileri olumlu yönde etkileme potansiyeline sahip. Bir yandan insani boyut, diğer yandan stratejik hesaplamalarla şekillenen bu süreç, taraflar arasında kalıcı bir çözüm olabilmesi adına büyük bir önem taşıyor.