İzlanda’nın başkenti Reykjavik kentinde bulunan parlamentoya yapılan baskın, yasa dışı göçmenlerin aile üyelerinin ülkeye girişini istemesiyle gerçekleşti. Göçmenler, seslerini duyurabilmek ve taleplerini dile getirebilmek amacıyla parlamentoda eylem yaptılar. Bu baskın, mecliste göçmenlik yasalarının sıkılaştırılmasına dair süren tartışmaların ortasında yaşandı. Görevliler, göçmenleri meclis binasından çıkartmakta zorluk yaşadılar.
Göçmenlerin temel talebi sosyal konut ve aile üyelerinin ülkeye giriş izni oldu. İzlanda’nın sınırlı nüfusu yaklaşık 370 bin kişiden oluşmaktadır ve ülkede son derece az sayıda göçmen bulunmaktadır. Göçmenler, kendilerine sosyal konut sağlanmasını ve aile üyelerinin de ülkeye kabul edilmesini talep etmektedirler. Bu taleplerini parlamentoya baskın düzenleyerek dile getiren göçmenler, ilgili makamların dikkatini çekmeye çalıştılar.
Yaşanan olay, ülkedeki göçmenlik politikaları ve sosyal konut uygulamaları üzerine bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Göçmenlerin taleplerinin karşılanıp karşılanmayacağı, ülkenin göçmenlik politikalarının ne yönde değişeceği merak konusu oldu. İzlanda gibi nadir göç alan ülkelerde, göçmenlerin yaşadığı sorunlar ve ihtiyaçları genellikle dikkate alınmaz. Ancak göçmenlerin bu tür eylemlerle taleplerini dile getirmesi, konunun daha fazla gündeme gelmesini ve çözüm arayışlarının başlamasını sağlayabilir.
Parlamento baskınında görevlilerin göçmenleri binadan çıkarmakta güçlük çekmeleri, ülkenin göçmenlik politikalarının ne denli sıkı olduğunu da gösteriyor. Göçmenlerin sosyal konut ve aile birleşimi gibi temel haklarının korunması ve sağlanması, uluslararası insan hakları standartları açısından oldukça önemlidir. İzlanda’nın bu konudaki politikalarının gözden geçirilmesi ve göçmenlerin taleplerinin dikkate alınması, ülkenin insan hakları ve göç politikaları açısından olumlu bir adım olabilir.