İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği ağır saldırılar, 7 Ekim 2023’ten bu yana aralıksız devam ediyor. Bu süreçte, sivil yerleşim alanlarının hedef alındığı hava bombardımanlarında, özellikle kadın ve çocukların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde büyük kayıplar yaşanıyor. Gazze yönetiminin Medya Ofisi tarafından yapılan açıklamaya göre, İsrail savaş uçakları Meşru Beyt Lahiya’daki yerleşim alanlarına yoğun saldırılar düzenleyerek korkunç bir katliama imza attı.
Bu saldırılarda, çoğu çocuk ve kadın olan en az 73 Filistinli hayatını kaybetti ve birçok kişi de yaralı olarak hastanelere kaldırıldı ya da kayboldu. Açıklamada, bu adımın Gazze’nin kuzeyindeki sağlık sisteminin çökertilmesi ile aynı zamana denk geldiği vurgulandı. İsrail ordusunun, sağlık çalışanlarına hastaneleri derhal tahliye etmeleri yönünde talimatlar verdiği ve bölgedeki iletişim ile internet hizmetlerini engelleyerek derin bir insani krize yol açtığı ifade edildi.
Gazze’deki hükümet, bu suçların uluslararası arenada kınanması için çağrıda bulundu. Açıklamada, özellikle kadın ve çocuklara yönelik etnik temizliğin kınandığına dikkat çekilerek, Cibaliya Mülteci Kampı ve Meşru Beyt Lahiya gibi bölgelerde yaşanan soykırımlardan İsrail ve onun destekleyici ülkeleri olan ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın da sorumlu olduğu ifade edildi.
İsrail ordusu, 6 Ekim 2023’te Gazze’nin kuzeyine kara saldırısı başlatarak, Filistinlileri göçe zorlamayı planlıyor. Bu saldırı, daha önce İsrail basınında yer alan “generallerin planı” çerçevesinde gelişiyor. Bu plana göre, Gazze’nin kuzeyinden Filistinlilerin tahliye edilmesi ve bu alanlara yeni yerleşim yerleri kurulması hedefleniyor. İlgili açıklamada, İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 7 Ekim’de sosyal medya hesaplarından beyaz boşaltılması gereken bölgelerin haritasını paylaşarak, Filistinlilerin Gazze’nin güney bölgesine gitmeleri için teşvikte bulundu.
Adraee’nin paylaştığı harita, eski Operasyonlar Bölümü Başkanı General Giora Eiland tarafından hazırlanan ve hükümete sunulan planla benzerlik gösteriyor. “Generaller Planı” olarak adlandırılan bu öneri, Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyinden zorla tahliye edilmesi, ardından bölgenin kuşatılması ve temel ihtiyaçların -gıda, yakıt ve temiz su- girmesine izin verilmemesini öngörüyor. Böyle bir durumda direnişçilerin “ölüm veya teslim olma” arasında seçim yapma zorunluluğu ile karşı karşıya kalacağı ve bölgeyi terk etmeyen Filistinlilerin “düşman unsur” olarak muamele göreceği belirtiliyor.
İsrail hükümeti, bu plana dair resmi bir açıklama yapmamış olsa da, eylül ayında kabinenin bu konuyu tartıştığı yönünde haberler basına yansımış durumda. Bu durum, uluslararası toplumda büyük tepkilere neden olurken, Gazze’deki insani kriz daha da derinleşiyor. Gazze halkı, artan bombardımanlar ve insani yardımların kesilmesi ile çaresizlik içinde kalırken, uluslararası kamuoyunun tepkisi daha fazla önem kazanıyor.
Sonuç olarak, İsrail’in Gazze’deki saldırıları, hem fiziksel hem de insani olarak büyük kayıplara sebep olmakta ve bu durum, bölgedeki barışın sağlanmasına yönelik tüm çabaları tehdit eder duruma gelmektedir. Uluslararası toplumun bu duruma karşı nasıl bir tepki vereceği ise büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor.