G7 ülkelerinin dışişleri bakanları, 2024 yılında İtalya’da düzenlenen iki günlük bir toplantıda bir araya geldi. Bu toplantının amacı, uluslararası meselelere dair görüş alışverişinde bulunmak ve ortak bir strateji geliştirmekti. Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, toplantının ilk çalışma oturumunun ardından yaptığı açıklamada, G7 ülkelerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu aleyhindeki tutuklama emrinin uygulanması konusunda bir mutabakat arayışında olduklarını belirtti.
Tajani, bu konuda birlik içerisinde hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu konuyu görüştük. Bununla ilgili kısmı sonuç bildirgesine dahil edebilir miyiz bakacağız. Bir anlaşmaya ulaşmak için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Böylece G7 ülkeleri, Netanyahu’nun durumunu ele alarak, koordine bir yaklaşım geliştirme çabası içinde olduklarını göstermiş oldu. Ayrıca, ateşkes ve barış görüşmeleri için Netanyahu’ya ihtiyaç olduğunu da belirtti.
“Halihazırda Lübnan ve Filistin’de barışa ulaşmak için Netanyahu’yu muhatap almak zorundayız” diye ekledi.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bu toplantının önemine dikkat çekerek, “Hiç kimse hukukun üstünde değildir” ifadesini kullandı. Baerbock, Netanyahu’nun Almanya’yı ziyaret etmesi durumunda tutuklanabileceği konusunda da uyarıda bulundu. “Alman hükümeti hukuka saygı göstermektedir ve kimse hukukun üstünde değildir” diyerek uluslararası hukuka olan bağlılıklarını vurguladı.
Aynı zamanda, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, Netanyahu’nun ülkesine döndüğü sırada karşılaşabileceği yasal süreçler konusunda bilgi verdi. Lammy, “Roma Statüsü’ne tarafız ve uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerimize her zaman sadık kaldık” şeklinde konuştu. Bu ifadeleriyle, İngiltere’nin uluslararası hukuka bağlı kalmaya devam edeceğini belirtmiş oldu.
G7’nin bir başka üyesi olan ABD ise, UCM’nin Netanyahu hakkındaki tutuklama emrine itiraz etmiş ve bu durumu “kabul edilemez” olarak nitelendirmişti. Bu durum, G7 üyeleri arasındaki farklılıkları da gözler önüne seriyor. ABD’nin tavrı, diğer ülkelerin yaklaşımıyla çelişiyor ve bu durum, G7 ülkeleri arasında görüş ayrılıklarına yol açabileceği gibi, uluslararası alanda da önemli bir tartışma konusu olmayı sürdürüyor.
Sonuç olarak, G7 toplantısı, İsrail ile ilgili hukuksal meselelerin ve uluslararası ilişkilerin tartışıldığı önemli bir platform olmuş durumda. Hükümetlerin, uluslararası hukuk ve insan hakları standartlarına bağlılıklarını ortaya koymaları, bu tür toplantıların çıktılarının ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor. G7 ülkeleri, Netanyahu’nun durumunu değerlendirirken, uluslararası hukukun sağladığı çerçeve içinde kalmaya gayret ediyor. Ancak, farklı ülkelerin tutumları, uluslararası ilişkilerdeki zorlukları bir kez daha gözler önüne seriyor.