Suriye’de Beşar Esad rejiminin çökmesiyle birlikte, uluslararası arenada yeni bir dönem için yapılandırma çalışmaları hız kazanmış durumda. Bu değişim süreci, özellikle zengin topraklara sahip Suriye’nin geleceği açısından büyük önem taşıdığı için Batı ülkeleri tarafından yakından takip ediliyor.
Fransa ve Almanya, bu yeni dönemde “siyasi yeni bir başlangıç” yapmak istediklerini ifade ederek, üst düzey yetkililerini Avrupa Birliği adına görüşmeler gerçekleştirmek üzere Suriye’ye göndermeye karar verdiler. Bu kapsamda, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot ile Alman mevkidaşı Annalena Baerbock, koruma ekipleriyle birlikte Şam’a ulaştı.
Görüşmeler sırasında Barrot ve Baerbock, Suriye’nin geçici hükümetinin heyeti ile birlikte Şam’ı ziyaret etti. Ziyaretleri sırasında, Beşar Esad rejiminin zulmünün sembolü haline gelen Sednaya Hapishanesi’ni de gezdiler. Bu hapishane, binlerce masum insanın suçsuz yere hapsedildiği ve katledildiği bir yer olarak biliniyor.
Beyaz Miğferli koruma askerleri eşliğinde hapishaneyi ziyaret eden bakanlar, Sednaya’daki hücreler ve yer altı zindanlarını inceledi. Suriyeli askerler, isyancı güçlerin 8 Aralık’ta Şam’ı ele geçirmesiyle birlikte gözaltı merkezinden 4.000’den fazla kişinin serbest bırakıldığını belirtti. Bu durum, hapishanenin içindeki insan sayısının ve yaşam koşullarının ciddiyetini gözler önüne serdi.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, hapishane ve zindandaki yaşam koşullarını gördükten sonra kendisine yöneltilen sorulara, gördükleri karşısında şok olduklarını ifade ederek yanıt verdi. Almanya’nın Suriye elçisi Stefan Schneck, ziyaret sırasında Baerbock ile birlikte olduğunu vurgulayarak, “Sednaya’nın dehşetini kelimelerle tarif etmek imkansız. Ancak bu dehşetleri hatırlamamız, aynı hataları tekrar etmememiz gerektiğini bize hatırlatıyor,” dedi.
Barrot, Şam Büyükelçiliği’nde gazetecilere yaptığı açıklamada, “egemen, istikrarlı ve barışçıl” bir Suriye umudu taşıdığını dile getirdi. Bunun aynı zamanda tüm Suriyelilerin özlemlerinin gerçekleşebileceği bir umut olduğunu belirten Barrot, ancak bu umudun “kırılgan” olduğunu da vurguladı. Bu sözler, uluslararası camianın Suriye’nin geleceği ile ilgili endişelerini ve beklentilerini yansıtmakta.
Bütün bu gelişmeler, Suriye’deki siyasi ve insani durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Batı’nın bölgedeki etkisini artırmak için attığı adımlar, Esad rejiminin zayıflamasıyla birlikte sürerken, yeni bir siyasi çerçeve oluşturulması açısından da umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Ancak, sahadaki insan hakları ihlalleri ve rejimin geçmişteki zulümleri, Suriye’nin geleceği açısından hala büyük bir belirsizlik ve tehlike oluşturmakta.
