Son bir kaç yıldır sınırlarımıza yakın Suriye topraklarındaki hareketlilik gözden kaçmıyor. ABD destekli sayıları yüzbinlerle ifade edilen terörist gruplar bölgede toplandı. Teröristler, Amerikan subayları tarafından her türlü silah ve mühimmatı kullanabilecek şekilde eğitildi. Modern ve ağır silahlarla donatıldı. Amerika olası bir savaşta, bu teröristleri mutlaka kara gücü olarak kullanacaktır.
Birçoğunun üniformasında ABD bayrağının arması var. ABD’nin verdiği zırhlı araçlar üzerine, Amerikan bayrağı çekerek devriye geziyorlar. Görünüşe bakılırsa teröristler, Amerikan askeri olmayı çoktan kabullenmişler. Beslenme ve barınma konusunda bir sıkıntı yaşadıklarını sanmıyorum. Ceplerine bir miktarda para koyuluyorsa, elbette kabulleneceklerdir. Ayrıca örgüt, mağaralarda yaşadığı ve soğan ekmek yediği günleri de unutmuyordur.
Türk kamuoyu bir süredir teröristlerin, yani devşirme Amerikan askerlerinin silah bırakmasını bekliyor. Örgütün siyasi sözcüsü olan parti, İmralı Adasına sürekli heyet gönderiyor. Yazılı ve görsel basında, barış umutları yeşertiliyor. Fakat bu barış girişimleri esnasında Bahçeli ve Önder’in aynı dönemde rahatsızlanmaları düşündürücü. Farkındaysanız tüm iyi niyetli çabalara rağmen, örgütün silah bırakma ihtimali giderek zayıflıyor.
Örgütün kurucusu, Öcalan olabilir. Aslında o bile şüpheli. Çünkü Ortadoğu’da kurulan tüm terör örgütleri, ABD’nin izini ve desteği ile kurulmuştur. Hatırlarsanız PKK, 1986 yılında Lübnan’daki Bekaa Vadisi‘nde eğitilmeye başlanmıştı. Eğitenler de yine aynı adamlardı. Demek istediğim, ABD ve PKK ilişkisi çok eskiye dayanıyor yeni bir olgu değil. Örgüt, ülke içerisinde kaos çıkarmak amacıyla eğitilmişti. Bu konuda oldukça başarılı oldular. Onbinlerce askerimiz şehit edildi. Bölgedeki devlet yanlısı insanlar öldürüldü. Esnaf tehdit edilerek, kepenk kapattırıldı. Bölgede faaliyet gösteren büyük şirketler, terör tehdidi yüzünden bölgeyi terk ettiler. Ülke ve bölge ekonomisine önemli ölçüde zarar verildi.
Fakat zaman içerisinde TSK‘nın kararlı mücadelesi karşısında, ülke sınırları içerisindeki faaliyetleri bitme noktasına geldi. Öyle ki sınır dışındaki kamplarını bile terk etmek zorunda kaldılar. Böylece ülke içerisindeki misyonlarını tamamlamış oldular. Bu sefer ABD, örgüte yeni bir misyon yükledi. Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit etmek için teröristleri kendi himayesine aldı. Bugünlerde Amerika, bölgeden kendi askerlerini çekme hazırlığı yapıyor. Zaten yüzbinlerle ifade edilen devşirme asker varken, ikibin askere gerek yoktu. Ölürse yine müslüman çocuğu ölsün, mantalite bu. Örgütün silah bırakmayacağını yetkililer de çok daha iyi biliyor. Silah bırakma teklifinin, siyasi bir manevra olduğu ortada.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi‘nde ticari ve sosyal hayat, Cumhuriyet Tarihinin en parlak dönemini yaşıyor. Böyle bir zamanda terör engelini aşmak, hem bölge hem de ülke için isabetli bir adım olurdu. Silah bırakma konusunda, Öcalan’ın herhangi bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Görünüşe bakılırsa örgüt, artık gerçek sahibine itaat ediyor. Her şeye rağmen barış konusunda, öncelikle bölge halkının tutumu belirleyici olacaktır. Kimse Amerika’dan veya örgütten barış yanlısı bir tutum beklemesin.
Sağlık ve huzurla kalın.