Saliha Sultan, Türkiye’nin önde gelen kültür sanat isimlerinden biri olarak, Eylül Aşkın’ın 100. bölüm özel programında dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. 30 yıllık kariyerinde edindiği tecrübeleri paylaşan Sultan, Türkiye’deki kültür sanat ortamının önemli sorunlarına ve dinamiklerine ışık tuttu.
Kültür Sanat Dünyasına İlk Adımlar
1994 yılında kültür sanat dünyasına adım atan Saliha Sultan, kariyerinin başından itibaren çeşitli zorluklarla karşılaştığını belirtti. Sultan, bu süreçte yaşadığı deneyimlerin onu nasıl şekillendirdiğine dair şu ifadeleri kullandı:
“Unumu eledim, eleğimi astım moduna geçemiyorum genelde. Çünkü bizim gazetelerde kültür sanat sayfası, böyle reklama ilk kurban edilen.”
Bu açıklama, kültür sanat alanındaki haberlerin ve etkinliklerin ne denli göz ardı edildiğini gözler önüne seriyor. Sultan, Karar Gazetesi’nde görev yapmanın kendisine sağladığı motivasyonu da vurguladı. Bu gazetenin, kültür sanat sayfalarına verdiği önem, Türkiye’deki genel eğilimlerin aksine bir yaklaşım sergiliyor.
Sanat ve Aktivizm İlişkisi
Saliha Sultan, Türkiye’deki kültür sanat ortamını değerlendirirken en büyük sorunun kamplaşma olduğunu dile getirdi. Sanatın, direnişin ve aktivizmin bir arada olduğu bir alan olduğuna dikkat çeken Sultan, sanatçıların toplumdaki sorunlara karşı duyarlı olmaları gerektiğini belirtti.
“Sanat biraz da direnişin kendisidir. Yani sanatçı bence aktivisttir de aynı zamanda” diyen Sultan, sanat dünyasındaki iletişim eksikliğine de vurgu yaptı. “Kendi çağdaşlarına kör, sağır bir insan okura ne verebilir?” sözleriyle sanatçıların toplumsal meseleler karşısındaki duyarsızlığını eleştirdi.
Bu bağlamda, sanatın sadece bir ifade biçimi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk taşıdığını belirten Sultan, sanatçıların bu sorumluluğu yerine getirmeleri gerektiğini savundu.
Kemal Tahir Skandalı ve Edebiyat Okuru
Programın en dikkat çekici bölümlerinden biri, Sultan’ın Kemal Tahir’in “Kurt Kanunu” romanına ilişkin ortaya çıkardığı tahrifat skandalı oldu. Sultan, bu konudaki detayları şöyle anlattı:
“Son dönemde yaptığımız en iyi haberdi bu Karar’da. Kemal Tahir’in Kurt Kanunu romanı… Meğer okura, yazarın sağlığındaki son baskısı ulaşmıyormuş. Ben de şok oldum. Çünkü biz yayın evlerine güveniyoruz. Hele ki kemik yayınevlerine çok güveniyoruz.”
Bu durum, Türkiye’de edebiyatın ne denli ciddiye alındığını sorgulatıyor. Sultan, yaşadığı hayal kırıklıklarının başında sorumluların sessizliğinin geldiğini ifade etti. “Türkiye’de özür dilemek çok zor bir şey olduğunu bu süreçte bir kez daha gördüm” diyerek, sanat dünyasındaki iletişim eksikliğini bir kez daha vurguladı.
Özür Dilemenin Zorluğu ve Edebiyatın Geleceği
Sultan, Kemal Tahir Vakfı gibi önemli kurumların bu konuda sessiz kalmasını eleştirerek, “Bir açıklama yapmadı. Bugün kitabı basmaya devam eden yayınevi bir okuruna bir açıklama yapmadı” dedi. Bu durum, Türkiye’deki edebiyat okurunun ne kadar az ciddiye alındığını gösteren bir tablo olarak değerlendiriliyor.
Sultan, “Ölmüş yazarların hakkını arayan kimse de yok bu ülkede. Çok acı bir tablo aslında” sözleriyle, edebiyat camiasındaki duyarsızlığı eleştirdi. Bu durum, Türkiye’nin kültürel mirasının korunması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük bir endişe kaynağı oluşturuyor.
Son olarak, Saliha Sultan, sevenlerine ve okurlarına seslenirken, “Ben gazetede olmaya devam edeceğim sanırım. Yani merak eden gazeteyi alacak” dedi. Karar Gazetesi’nin Türkiye’de 7 gün yayınlanan tek kültür-sanat sayfasına ev sahipliği yaptığını hatırlatarak, takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
Sultan’ın açıklamaları, Türkiye’deki kültür sanat ortamının mevcut durumu ve geleceği hakkında önemli ipuçları sunuyor. Sanatın, sadece bir ifade biçimi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk taşıdığı gerçeği, Saliha Sultan’ın ifadeleriyle bir kez daha ön plana çıkıyor.