Siyasette sadakat, çoğu zaman geçici bir heves ya da dönemsel bir bağlılık olarak görülür. Ancak bazı liderler vardır ki; sadakati bir duruşa, bir yaşam biçimine dönüştürür. İşte o isimlerden biri: Ana Yol Partisi’nin lideri Ali Karakurt.
Turgut Özal’ın kurduğu eski ANAP çizgisinden gelen ve bugün kendi partisini kurarak bu mirası sürdüren bir liderdir Ali Karakurt. Ana Yol Partisi, Özal’ın vizyonunu ve misyonunu kararlılıkla devam ettiren bir dava hareketidir. Aynı zamanda Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya bağlı, Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinden sapmayan ve “önce insan” felsefesine yürekten inanan bir anlayışı temsil etmektedir.
Ali Karakurt, yıllar boyunca çizgisinden sapmadan, rotasından şaşmadan yürümüş bir siyaset adamı. Kitlelerin teveccühünü kazanmış, teşkilatların güvenini arkasına alabilecek bir güçte… Ama o her zaman “Benim davam ben merkezli değil, millet merkezlidir” diyerek çıktığı yoldan sapmadı.
Onunla aynı istikamette yürüyen bir diğer önemli isim ise Ali Karakurt yalnızca parti disipliniyle değil, siyasetin özüne ve ruhuna duyduğu saygıyla da öne çıkıyor. Günümüzün koltuk uğruna yön değiştiren siyaset anlayışına karşılık, onun istikrarlı duruşu bir istisnadan çok bir örnek haline gelmiş durumda.
Sosyal medyada da bu ilkeli çizgilerini, üsluplarını ve duruşlarını bozmadan sürdürüyorlar. Popülist söylemlere kapılmadan, gündeme yön vermektense milletin gündemini anlamaya gayret ediyorlar. Çünkü bugün mesele “trend” olmak değil, “güven” vermek…
Ali Karakurt’un liderliğindeki bu çizgi; sadece bir siyasi yönelim değil, aynı zamanda sözün, sadakatin ve karakterin siyasetteki karşılığıdır.
Ve bir kez daha görüyoruz ki:
Bazı insanlar yollarını değiştirmez…Çünkü zaten doğru yoldadırlar: