Hepimizin hayatında vardır ya hani, “İyi ki tanımışım seni” dediğimiz, yanında olunca içimizin ferahladığı o özel insanlar… İşte Fenerbahçe’nin efsane isimlerinden sevgili Şevket Yılmaz ağabey, benim için o isimlerden biridir. Ne zaman bir araya gelsek, sohbetin ucunu spora, özellikle de Fenerbahçe’ye getirmemek mümkün değildir.
Meslek hayatımda yarım asrı geride bırakmaya merdiven dayamış bir spor gazetecisi olarak, Şevket Yılmaz ağabeyle nice uzun spor muhabbetlerine dalmışlığımız vardır. Onun Sarı Lacivert keyfini, kulübün kılcal damarlarına kadar neler döndüğünü herkesten iyi bilen kişiliğini, Fenerbahçe aidiyetini, zaman zaman bir tutku boyutunun da dışına çıkıp, adeta bir yaşam biçimi olduğunu çok kez gözlemlemiş birisiyim.
Fenerbahçe adına hüsranla noktalanmak üzere olan bir sezonu geride bırakırken, biraz sohbet etmek, biraz da nabız yoklamak üzere ‘Fenerbahçe 2000 Derneği’ne yanına gittim.
Ancak bu kez karşımda alıştığım o neşeli, enerjik Şevket ağabeyi değil; morali bozuk, keyfi kaçmış bir ruh halinle buldum onu. Tabir yerindeyse, sanki gazı kaçmış bir gazoz gibiydi…
Kısa bir hal hatır faslından sonra, lafı fazla uzatmadan söze girdim: “Şevket abi, nedir bu Fenerbahçe’nin hali? Okurlar bu kez senden öğrensin istedim bazı şeyleri. İçinden ne geçiyorsa kısaca anlat lütfen…” dedim ve sözü ona bıraktım.
Derin bir nefes aldı ve aldı sazı eline:
“Erden, inan söyleyecek söz bulmakta zorlanıyorum kardeşim. Resmen ruhsal bir çöküntü, tam anlamıyla bir depresyon yaşıyorum. 2013-2014 sezonundan bu yana şampiyonluk hasreti çeken bu camiaya bir sezon daha heba ettirenlerin söyleyecek tek bir savunması bile olamaz. En büyük sorumluluk da elbette Başkan Ali Koç’a ait. Kendi ağzıyla söylediği “Ben bu kulübün başkanı olduğum sürece Fenerbahçe’yi şampiyon yapmazlar” sözlerini de unutmadık tabi ki. Lakin buna rağmen hala o koltukta oturmaktaki ısrarı, işte tüm bu tabloyu açıklamaya yetiyor. Bu, ne yazık ki onun yönetim anlayışı, egoları ve yanlış kararlarıyla şekillenmiş bir çöküştür.”
O an anladım ki bu sohbet artık bir köşe yazısının ötesine geçmişti. Doğal bir söyleşiye dönüşmüştü. Bu yüzden sözü biraz toparlamak adına şu soruyu yönelttim:
“Peki, bu kötü gidişatı durdurmak mümkün mü? Umut veren bir gelişme var mı?”
Sevgili Şevket Yılmaz’ın yanıtı gayet yalın ve netti: “Sevgili Erden, çözüm çok açık. Fenerbahçe, Ali Koç’un canı istediğinde yöneteceği bir oyuncak değildir. Artık bu kulübün sırtından inmesi gerekiyor. İşte bu yüzden, olağanüstü kongre çağrısı için harekete geçtik. Fenerbahçe 2000 Derneği olarak bu süreçte elimizi taşın altına koyduk. Tüm kongre üyelerini, noter huzurunda imza vermek üzere derneğimize bekliyoruz. Hedefimiz, bayrama kadar gerekli sayıya ulaşmak.”
Evet dostlar… Fenerbahçe camiasının önemli kanaat önderlerinden biri olan Şevket Yılmaz’ın söyledikleri bunlar. Anlaşılan o ki, artık Ali Koç döneminin sonuna doğru hızla ilerleniyor.
Bakalım önümüzdeki günler neler getirecek, neler götürecek bunu hep birlikte yaşayıp göreceğiz efendim.
Kalın sağlıcakla…
