Engin Erkiner Üzerine
Bu konuda daha önceki yazılarımı takip edenler Engin Erkiner’i hatırlayacaklardır. Merak edenler ayrıca internette Engin Erkiner kimdir yazdığında hakkında gereken bilgileri görecektir. Burada ben şimdilik ülkemiz sol hareketi açısından en sağlıklı ve doğru değerlendirmeleri aldığını düşünerek ve tarihe not bırakması açısından sizlerle paylaşmam gerektiğini düşündüm. Sözü uzatmadan Engin Erkiner’in sözleriyle sizleri baş başa bırakıyorum. İkinci Kurtuluş Savaşçılarıyız diyen Mahir Çayan’ın izinden gittiğini söyleyenlere bu yazının yeterli uyarıcı olacağını sanıyorum.
CHP’nin Derdi Size Mi Düştü?
CHP, İmralı’ya gitmeyi kabul etmeyince suçlamaların birisi bitiyor, diğeri başlıyor. Deniliyor ki, CHP böyle yaparak kendine zarar vermiştir. Diyelim ki vermiştir, tasası size mi düştü? Kaybedecekse CHP kaybedecektir, size ne oluyor?
DEM milletvekillerinden Hatimoğlu, “CHP’de inkarcı zihniyetten” söz etmiş. İnsan bu kadar düşmemeli! MHP dostunuz oldu, CHP inkarcı oldu, öyle mi? Yeni dostunuz MHP hayırlı ve uğurlu olsun. Bu ülkenin sosyalistlerinin büyük çoğunluğu MHP ile dostluğu reddedecektir.
Sözü uzatmadan Engin Erkiner’in sözleriyle sizleri baş başa bırakıyorum. İkinci Kurtuluş Savaşçılarıyız diyen Mahir Çayan’ın izinden gittiğini söyleyenlere bu yazının yeterli uyarıcı olacağını sanıyorum.
CHP’nin Derdi Size Mi Düştü?
CHP, İmralı’ya gitmeyi kabul etmeyince suçlamaların birisi bitiyor, diğeri başlıyor. Deniliyor ki, CHP böyle yaparak kendine zarar vermiştir. Diyelim ki vermiştir, tasası size mi düştü? Kaybedecekse CHP kaybedecektir, size ne oluyor?
DEM milletvekillerinden Hatimoğlu, “CHP’de inkarcı zihniyetten” söz etmiş. İnsan bu kadar düşmemeli! MHP dostunuz oldu, CHP inkarcı oldu, öyle mi? Yeni dostunuz MHP hayırlı ve uğurlu olsun. Bu ülkenin sosyalistlerinin büyük çoğunluğu MHP ile dostluğu reddedecektir.
Şunu sormak gerekir: AKP+MHP+DEM Meclis’te fazlasıyla çoğunluğu oluşturuyorlar. Yasa mı çıkarılması gerekiyor, eksikleri yok, çıkarırlar. Bunun için CHP’ye ya da başkasına ihtiyaçları bulunmuyor. Bunu da açıkça söylerlerdi. Ama yapamıyorlar. Neden acaba? Görüntülerin arkasına bakacak olursak şunu görürüz: Toplumun yaklaşık üçte ikisi değişik nedenlerle bu sürece karşıdır. Bunu hepsi biliyorlar ve bu nedenle de yapamıyorlar.
Her yana kayyum atanırken, Demirtaş ve Kavala ve diğer isimler üretilmiş gerekçelerle yıllardır hapisteyken; hapishanelerde 30 yılını dolduranlar türlü çeşitli gerekçelerle tahliye edilmezken; barış ve kardeşlik mi olacakmış?
TBMM’dekilerden bir parti konuyla ilgili referandum önerse iyi olur. Yüzde 65-70 hayır çıkacaktır. AKP ve MHP bunu biliyor ve bu nedenle de CHP konusunda ısrar ediyorlar. CHP sürece katılırsa belki bu şekilde tepkinin bir bölümü nötralize edilebilir. Dertleri budur. DEM’deki hanımın da derdi budur. Çıkarsana yasanı, çoğunluğunuz var. Toplumdaki tepkiyi biliyorlar ve bu nedenle de yapamıyorlar. Yoksa yapmaları önünde engel bulunmuyor. CHP olmasa da olur. MHP eriyor. Taban İyi Parti ve Zafer Partisi’ne kayıyor. AKP süreç denilen bu garip olayla oylarını artıramadı.
Soru: İnsanlar barış istemiyor mu? Burada soru yanlıştır. 50 yıllık savaşı PKK kaybetti. Savaşta kazanan kaybedenle anlaşma yapmaz, isteklerini dikte eder. Şimdiki anlaşma görünümü AKP-MHP’nin ömrünü uzatmak ve Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesine endekslidir. Çoğu kişi bunun farkındadır. Savaşı kaybettiler ve her kaybeden gibi faturayı ödeyeceksiniz. Tarih örnekleriyle dolu, bunda garip yan bulunmuyor. Savaş yeniden başlayamaz çünkü PKK’nin bu gücü bulunmuyor. Bu yenilgi birdenbire olmadı, yıllarca sürdü. Doğru olan bunu kitleye zamanında açıklamaktı. Kaybedebilirsiniz, olabilir ve bunu başka türlü göstermeye çalışmak gerekmez. Durum budur. Naçizane tavsiyem, aklınızı başınıza toplamanızdır. Suçlamalarla durumu daha da kötüleştirirsiniz. Durumunuz zaten iyi değildir. Toplumun üçte ikisi şu veya bu nedenle anlayışınıza karşıdır. Suçlamalar sıralayarak bir yere varamazsınız. Aksini düşünüyorsanız, devam edin…

CHP’nin Kararını Doğru Buluyorum
İmralı’ya gitmemek kararı CHP açısından doğru bir karardır. Politik şova katılmamıştır. Kürt sorununu çözmek isteyen çözer. TBMM’de çoğunluklar, belirli yasaların çıkarılması gerekiyorsa çıkarırlar; bunun için İmralı’ya gitmeye gerek yoktur. Zaten PKK de kendini feshetmiş, silahlı mücadeleyi sonlandırmış, ülke içinde ne kadar kalmışsa artık silahlı güçlerini geri çekmiştir. Bu durumda konuşulacak ne kalmıştır? Niyetiniz ciddiyse yapmak zamanıdır.
Eğer cumhuriyetin ilk yıllarında çıkarılan yasa benzeri “özel yasa” statüsünde bir yasa çıkarılacaksa, iktidarın bazı sorumlu kişilerinin ifade ettiği gibi böyle bir yasa çıkarılacaksa, insanlardaki politik körlüğe şaşmamak mümkün değildir. Bu yasa, kapsamı ne olacaksa artık, hapishaneleri dolduran on binlerce politik tutuklunun sadece bir bölümü için çıkarılacaktır. Kalanı içerde kalmaya devam edecektir. Böyle olursa eğer, sol olduğunu iddia edenlerin sadece kendilerini kapsayan yasaya itiraz etmeleri ve herkesin kapsam içine alınmasını istemeleri gerekir. Böyle bir şey yapacaklarını sanmıyorum.
Tekrar olacak ama anlaşılması gereken birkaç önemli nokta bulunuyor: Birincisi; PKK, TC sınırları içindeki askeri savaşı kaybetmiştir. Kaybeden taraftır. Barış masasına — böyle bir masa varsa eğer — kaybeden taraf olarak oturmaktadır. Öcalan değişik istekler öne sürmemekle eleştiriliyor ama kaybeden taraf istemekte bulunamaz, bulunsa da ciddiye alınmaz. Gerçekçi bir kişi olarak bunu bildiği için de istekte bulunmuyor. Devlet yok, özerklik yok, ikinci anadil de yok… Geriye ne kaldıysa onlar olabilir.
İkincisi; barış süreci adı verilen bu sürecin TC’nin dış politika korkularıyla ilişkisi yoktur. İran dağılmak üzere, TC de aynısıyla karşılaşmaktan çekiniyor belirlemesi ciddiyetsizdir. Hatırlayacaksınız İsrail ve ABD İran’la savaşırken İran’ın dağılmayacağını vurgulamıştım. Genel kanı tersi yöndeydi ve sonunda ne olduğunu gördük. İran tek ülke değildir; Rusya, Çin ve Kuzey Kore ile birlikte düşünülmesi gerekir. ABD ve Avrupa Birliği’nin Orta Doğu’da Kürt devleti kurmak amacı bulunmuyor. Onlar şartların uygun olmadığını politik analiz yaptığını sananlardan daha iyi görüyorlar. İki güçlü bölge devletinin, İran ve Türkiye, ek olarak bütün Arap ülkelerinin karşı olduğu Kürt devletini kurmaya ne ABD ne de AB cesaret etmez. İstiyor olabilirler, yapamadıktan sonra istemek önemli değildir.
Üçüncüsü; değişik araştırmaların gösterdiği gibi MHP eriyor, taban İyi Parti ve Zafer Partisi’ne kayıyor. Bahçeli’nin amacı Erdoğan’ın yeniden başkanlığı kazanması için Kürt oylarını alabilmenin yanı sıra, kayan tabanının yerini Kürtlerin desteğiyle doldurmaktır. Öcalan da “devrimci milliyetçi” olarak nitelendirdiği Bahçeli’nin bu yaklaşımını onaylamış görünüyor. Hayırlı ve uğurlu olsun, eklenecek bir şey bulunmuyor. Bu politik şovdan yeterli mesafede uzak durmak gerekir.
Engin Erkiner










