8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Antalya, yaklaşık 80 milyon dal çiçek ihraç ederek 9-10 milyon dolar civarında bir gelir elde etmeyi hedefliyor. Bu özel günde kadınlar için en fazla talep gören çiçek türü ise kırmızı karanfil oldu.
Özel günlerde çiçek talebinin artmasıyla birlikte üreticiler bu süreç için aylar öncesinden hazırlıklara başlıyor. Türkiye’nin kesme çiçek üretiminde önemli bir merkez olan Antalya, bu dönemde Avrupa pazarına yoğun bir ihracat gerçekleştiriyor. Çiftçiler, özellikle kırmızı karanfil üretimine odaklanırken, farklı renklerde karanfillerin talebi de devam ediyor.
Çiçekçiler Birliği Dış Ticaret Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Göbüş, İhlas Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, Kadınlar Günü öncesinde yoğun bir çalışma yürütüldüğünü belirterek, “Kadınlar Günü için şu anda yoğun satış ve sevkiyat dönemindeyiz. Avrupa’ya tarafımıza yoğun bir ihracat sürüyor. Özel günlerde belirli karanfil renklerine olan talep artıyor. Kırmızı karanfil bu dönemde en fazla tercih edilen çiçek. Ancak her tür karanfil gönderiliyor. Sevkiyatlar sürdüğü için kesin bir rakam vermek şu an mümkün değil ama bir buçuk hafta içinde veriler netleşir. Tahmini olarak 80 milyon dal civarında bir ihracat bekliyoruz. Mali değeri de 9-10 milyon dolar arasında olabilir” dedi.
Antalya’nın, kesme çiçek üretimindeki stratejik önemi ile lojistik avantajları dikkat çekiyor.
Göbüş, Antalya’nın kesme çiçeklerde Türkiye’nin ihracat merkezi olduğunu vurguladı. “Antalya’da üretilen süs bitkilerinin yüzde 90’ı ihraç ediliyor. Hollanda ve İngiltere, karanfil gönderdiğimiz en büyük iki ülke. Bu ülkelerden diğer Avrupa ülkelerine hızlı dağıtım yapılmakta. Antalya’dan çıkan çiçekler, yaklaşık 4-5 gün içinde Avrupa’nın merkezi noktalarına ulaşıyor. Bu durum, bizi rakip üreticilere karşı avantajlı kılıyor. Kenya ve Kolombiya gibi karanfil üreticileri Avrupa’ya daha uzaktadır ve ürünlerini uçak veya deniz yoluyla göndermek zorundalar. Bu nedenle sağlamış olduğumuz lojistik avantaj, pazardaki rekabet gücümüzü artırıyor” ifadelerini kullandı.
Ancak Göbüş, lojistikte bazı zorluklarla da karşılaştıklarını dile getirerek, “Kapıkule Sınır Kapısı’nda zaman zaman gecikmeler yaşanabiliyor, ama bunlar aşılabilecek sorunlar. Uçakla 3-4 saatlik mesafedeyiz. Avrupa’ya olan yakınlığımız, bu gibi problemleri aşmamıza yardımcı oluyor. Ürünlerimizi yaklaşık 4-5 günlük kara yolu yolculuğuyla teslim edebiliyoruz” diye ekledi.
İklim değişikliği, çiçek üretimi üzerinde belirgin etkiler yaratıyor.
Lütfi Göbüş, iklim değişikliğinin üretim üzerindeki etkilerine dikkat çekerek şunları söyledi: “İklim değişikliğinin üretim üzerinde çok etkisi var. Özellikle ani hava değişiklikleri ve sıcaklıkların hızla düşmesi veya yükselmesi sorun teşkil ediyor. Geçmiş yıllarda Ocak ve Şubat aylarının sıcaklık ortalamaları farklıydı ve buna göre ekim planlaması yürütebiliyoruz. Bunun yanında yağışların yetersizliği de bir başka zorluk olarak ortaya çıkıyor. Daha az sulama ihtiyacı olan çiçeklere yönelmek durumundayız ve bu konuda çeşitli çalışmalar yapıyoruz.”
Bununla beraber, artan maliyetler de üreticilerin en büyük zorlukları arasında yer alıyor. Göbüş, “Gübre, tarım ilacı ve enerji maliyetlerinin artışı, üretim maliyetlerini önemli ölçüde artırıyor. İhracatı olumsuz etkileyen diğer bir unsur da döviz kurları. Gelirimiz yalnızca döviz cinsinden elde ettiğimiz gelirle sınırlı. Geçen yılın ocak ayından bu yılın başına kadar yapılan satışları euro bazında incelediğimizde yüzde 11-12’lik bir artış yaşandı. Ancak maliyetlerdeki artış buna kıyasla çok daha fazla. Bu durum sektörümüzdeki tüm paydaşları etkiliyor. Kullandığımız ilaç ve gübre maliyetleri hızla yükseldi, ancak gelirler aynı oranda artmadı. Ayrıca iş gücü bulmakta da zorlanıyoruz. Tarım sektöründe çalışmak isteyen insanların sayısı her geçen gün azalmakta. Bu durumu aşmak için daha teknolojik seralara yönelmekten başka çaremiz yok. Kontrollü seralar, hem üretim verimliliğimizi artırır hem de iş gücü ihtiyacını azaltabilir” şeklinde açıkladı.
Göbüş, teşvikler konusunda da görüşlerini paylaşarak, “Devletin bazı teşvikleri mevcut ama bunlardan tam anlamıyla yararlanmak zor. Arazi parçalanması ve hissedarlı tarlalar gibi yapısal sorunlar, birçok yatırımcının bu teşviklerden faydalanabilmesini engelliyor. Özellikle Altınova gibi imar tehdidi altındaki arazilerde yeni yatırım yapmak zorlaşıyor. Bu tür yapısal sorunların çözümü gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Antalya’daki seralarda çiçek üretiminde kadın işçilerin büyük bir rolü bulunuyor. Lütfi Göbüş, kadınların tarım sektöründeki önemine de dikkat çekerek, “Çalışanlarımızın çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Çünkü bu genellikle kadınların tercih ettiği bir iş kolu. Sanayi veya fabrika gibi ağır bir sektör değil, ama yine de arazide çalışmak zor” şeklinde ifade etti.
Çiçek üretiminde yaklaşık 30 yıllık bir deneyime sahip olan 50 yaşındaki Asiye Kılınç, sabahları çocuklarını okula gönderdikten sonra serada çalışmaya başladığını belirterek, “Sabah erken saatlerde seraya geliyoruz. Çiçekleri kesip, iç kısma getiriyoruz. Burada çiçekleri işleyip satışa hazır hale getiriyoruz. İşimi çok seviyorum; binlerce çiçeğin arasında olmak bana mutluluk veriyor” dedi.
Kılınç, çiçeklerle arasında özel bir bağ olduğunu vurgulayarak, “Çiçeklere çocuklarım kadar değer veriyorum. Onların büyümesini izlemek, açtıklarını görmek inanılmaz bir his. Bazen çiçeklerle konuşuyorum. Sabah geldiğimde bir gecede nasıl açtıklarını görmek beni şaşırtıyor. Doğayla iç içe olmak harika bir duygu” şeklinde konuştu.
Kadınların tarım sektöründeki önemli rolüne de dikkat çeken Kılınç, “Serada çalışmak zor ama doğayla iç içe olmak insana huzur veriyor. Herkesin doğada çalışmasını tavsiye ederim” dedi. – ANTALYA
CoinTR’den 1.000 TL Hediye! Hemen Üye Ol, Kolayca Kazanmaya Başla! Şimdi Katıl! (Reklamdır)
