İsrail’in Gazze’ye karşı uyguladığı sert politikaların yanı sıra, Amerika Birleşik Devletleri’nden dikkat çekici bir gelişme yaşandı. ABD’nin 47. Başkanı olarak göreve başlayacak olan Donald Trump’ın Orta Doğu elçisi Steve Witkoff, Kudüs’te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmede, Trump’ın 20 Ocak’ta gerçekleşecek olan yemin törenine kadar bir esir anlaşması talep ettiği bildirilmiştir.
Bu konuda detaylar, İsrail medyasında geniş bir şekilde yer bulmuş durumdadır. Witkoff’un ziyaretinin temel noktasını Gazze Şeridi’nde bir ateşkes ve esir anlaşması oluşturuyor. Kudüs’teki görüşmelerde, bu anlaşmanın nasıl gerçekleştirilebileceği ve hangi koşullar altında tarafların bir araya gelebileceği üzerinde durulmuştur.
Verilen bilgilere göre, Witkoff, Netanyahu’ya Trump’ın yemin töreninden önce bir esir anlaşmasının yapılmasını istediğini iletti. Anlaşmanın sağlanması için her iki tarafın da esneklik göstermesi gerektiğine dair vurgu yapıldı. Bu durum, müzakerelerin katılımcıları açısından kritik bir öneme sahip. Bu bağlamda, esir anlaşmasının iki tarafın da çıkarlarını gözeterek şekillendirilmesi adına güçlü bir irade ortaya koyulması talep edilmektedir.
İSRAİL BAŞBAKANLIĞI’NDAN YAPILAN AÇIKLAMA
Israil Başbakanlık Ofisi, görüşmenin sonuçlarına dair bir açıklama yaptı. Açıklamada, MOSSAD Başkanı David Barnea, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) esir sorumlusunu olan Tümgeneral Nitzan Alon ve siyasi danışmanı Ophir Falk’ın, Hamas ile olası bir anlaşmanın müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gönderildiği belirtilmektedir. Bu adım, iddiaların somut bir şekilde ilerlemesini sağlamaya yönelik bir çaba olarak dikkati çekmektedir.
ABD’nin müdahalesinin yanı sıra, bu süreçte Katar’ın rolü de oldukça önemli bir hale gelmektedir. Zira Katar, bölgedeki müzakerelerin hızlanması açısından stratejik bir konumda bulunmaktadır ve bu itibariyle Hamas ile görüşmelerde arabulucu olma pozisyonunu güçlendirmektedir.
Sonuç itibariyle, ABD ve İsrail’in Gazze üzerindeki etkisi, Donald Trump’ın selefi ya da halefinden bağımsız bir şekilde devam etmektedir. Bu durum, Orta Doğu’daki dinamiklerin ne kadar karmaşık olduğunu göstermektedir. Trump’ın yönetiminde nasıl bir dönemin başlayacağı merakla beklenirken, tarafların müzakerelerde daha fazla ilerleme kaydedip kaydedemeyeceği ise belirsizlik içerir. Ancak, Kudüs’te gerçekleşen bu görüşmeler, bölgedeki gerilimi düşürmek ve kalıcı bir çözüm üzerinde uzlaşmak adına önemli bir adım olarak görülmektedir.