Amerika Birleşik Devletleri’nde, polis şiddeti son yıllarda patlak veren toplumsal huzursuzlukların en önemli nedenlerinden biri haline gelmiştir. Emniyet güçlerinin aşırı güç kullanımı sonucunda meydana gelen ölümler ve yaralanmalar, özellikle etnik azınlıklar üzerinde derin yaralar açarak toplumsal yapıyı olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Son zamanlarda, Amerika genelinde polisin sebep olduğu ölümlü şiddet olaylarını araştıran Mapping Police Violence isimli bir grup, 2024 yılına dair kapsamlı bir rapor yayınlamıştır. Bu rapor, ülke genelindeki polis şiddetinin ne kadar yaygın ve ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Yayınlanan raporda dikkat çeken bir bilgi, ABD polisi 2024 yılı içerisinde yalnızca 13 gün boyunca herhangi bir sivilin ölümüne neden olmamıştır. Diğer tüm günlerde en az bir sivilin polis şiddeti sonucu hayatını kaybettiği tespit edilmiştir. Yıl boyunca toplamda 1.324 sivilin polis müdahalesi sonucunda hayatını kaybetmesi, bu durumu daha da çarpıcı hale getirmektedir. Bu veriler, 2024 yılında ABD’de ortalama her 7 saatte bir sivilin polis şiddeti nedeniyle yaşamını yitirdiğini göstermektedir.
Ayrıca, bu ölümler arasında çoğunluğun masum sivillerden oluştuğu belirtilmektedir. Rapor, 1.250’den fazla masum insanın polis müdahalesiyle hayatını kaybetmesinin, emniyet güçlerine olan güveni ciddi şekilde azalttığını vurgulamaktadır. Bu durum, toplumda var olan güvensizliği artırmakta ve polis ile toplum arasındaki bağın zayıflamasına neden olmaktadır.
Polis şiddeti vakalarının etnik gruplara göre dağılımına dair istatistikler de raporda yer almaktadır. Özellikle Siyahilerin, polis tarafından öldürülme olasılığının beyaz bireylere göre 2,8 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir. Her bir milyon kişi başına düşen polis şiddeti oranları incelendiğinde, Siyahiler için bu oran 87 iken, beyazlar için 31 olarak kaydedilmiştir. En yüksek oran ise her bir milyon kişi başına 120 kişi ile Yerli Hawai ve Pasifik Adalıları arasında görülmektedir.
Tüm bu veriler, Amerika’nın derin bir sosyal sorununun altını çizmektedir. Polis şiddeti, yalnızca bireyler üzerinde değil, aynı zamanda toplumun genel güvenliğine ve huzuruna da önemli ölçüde zarar vermektedir. Bu konudaki tartışmaların ve eylemlerin artması beklenmektedir çünkü toplumsal değişim ve iyileşme sağlamak adına güçlü adımlar atılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, polis şiddeti meselesi sadece istatistiksel verilerle sınırlı kalmayıp, Amerika Birleşik Devletleri’nde büyük bir toplumsal adaletsizliğin ve eşitsizliğin göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu sorun üzerine düşünmek ve tartışmak, toplumun daha adil ve eşit bir yapı kazanmasına katkıda bulunabilir.