USAID ve ABD Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu, İsrail’in Gazze’ye insani yardımları engellediği iddialarını içeren raporlarını Dışişleri Bakanı Blinken’a sundu. Ancak Blinken, Kongreye sunduğu raporda bu iddiaların aksini belirterek İsrail’in insani yardımları engellemediğini ifade etti. ProPublica tarafından yapılan haberde, ABD’nin İsrail’e askeri yardımlarını sürdürdüğüne dair önemli bilgiler paylaşıldı.
ABD Dış Yardımlar Yasası’nın “620 I” bölümüne göre İsrail’in Gazze’ye insani yardımları kasıtlı olarak engellemesi durumunda ABD askeri yardımlarının durdurulması gerektiği belirtildi. Ancak USAID’in raporunda, İsrail’in insani yardım çabalarını nasıl engellediği ve ABD’nin gönderdiği yardımları nasıl reddettiği detaylı bir şekilde açıklandı. ABD Dış Yardımlarının, İsrail’in engelleme çabalarına karşın aralıksız sürdürüldüğü belirtildi.
Rapora göre İsrail’in Gazze’ye giden insani yardımları kasıtlı olarak engellemesi, insani krizi daha da derinleştirmiştir. İsrail’in yardım alanlarını bombalaması, gıda ve ilaç taşıyan yardım kamyonlarını geri çevirmesi gibi uygulamaları, insani krizi daha da ağırlaştırmaktadır. Hamas’ın da sorumluluğunun olduğu belirtilen raporda, Gazze’deki durumun dünyanın en kötü insani felaketlerinden biri olduğu ifade edildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu da İsrail’in Gazze’ye giden insani yardımları engellediği yönünde bir rapor sundu. Ancak bakanlığın içindeki çelişkili durumlar nedeniyle 830 milyon dolarlık askeri yardımın İsrail’e gönderilmesi kararı alındı. ABD Başkanı Biden’ın, İsrail’e yardımların engellenip engellenmediğine ilişkin rapor talebine Blinken, İsrail’in yardımları engellemediği sonucuna vararak cevap verdi.
Sonuç olarak, ABD’nin İsrail’e askeri yardımlarının aralıksız devam ettiği, raporlara rağmen İsrail’in Gazze’ye insani yardımları engellediği yönündeki iddiaların reddedildiği görülüyor. İsrail’in insani krizi derinleştirecek uygulamalara rağmen ABD’nin desteğini sürdürmesi, tartışmaları da beraberinde getirmektedir. USAID ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın iddiaları ortaya koymasıyla, konu uluslararası ilişkiler bağlamında önemli bir boyut kazanmıştır.