Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail’e karşı gerçekleştirilen saldırılar nedeniyle İran’a karşı yaptırımların artırılması için çalışmaların başlatılacağını duyurdu. AB ülkelerinin dışişleri bakanları, İran’ın İsrail’e yaptığı hava saldırıları üzerine olağanüstü nitelikli bir çevrim içi toplantı düzenledi. Toplantıda Borrell, İsrail’in yanında olduklarını açıkladı ve bazı üye ülkelerin Tahran’a yönelik yaptırımların genişletilmesi isteğini dile getirdi.
Borrell, İran’a yönelik yeni yaptırımların, insansız hava araçları ve füzelerin tedarikini engellemeyi hedefleyeceğini belirtti. Ayrıca, Orta Doğu’daki vekillere yapılan teslimatları da kapsayabileceğini ifade etti. Borrell, Gazze’deki durumun da unutulmaması gerektiğini vurgulayarak acil ve sürdürülebilir ateşkes, esirlerin serbest bırakılması ve insani durumun iyileştirilmesi için çalışılması gerektiğini dile getirdi.
İran ile İsrail arasındaki gerilim, İsrail’in gerçekleştirdiği hava saldırısı üzerine başlamıştı. İran, bu saldırının ülkelerine yapılmış bir saldırı olarak değerlendirdiğini açıklamış ve misilleme yapacaklarını duyurmuştu. İsrail ise karşılık vereceğini belirtmişti. Ardından İran, İsrail’e yüzlerce hava aracı, füze ve balistik saldırılar gerçekleştirmişti. İsrail bu saldırıların bir kısmını engellese de bazı hedefler vurulmuştu.
AB, İran’ın saldırılarını kınamış ve bazı üye ülkeler İran büyükelçilerini dışişleri bakanlığına çağırmıştı. Borrell’un açıklamaları ve AB ülkelerinin bu konudaki tutumu, İran-İsrail geriliminin Avrupa Birliği nezdinde de endişe verici olduğunu göstermektedir. Borrell, İsrail’e yönelik yapılan saldırılara karşı AB’nin duruşunun net olduğunu ve İran’a karşı daha sert önlemler alınabileceğini belirtmiştir.
Sonuç olarak, AB’nin İran’a karşı yaptırımları artırma çalışmaları, bölgedeki gerilimin tırmanmasını engellemeyi hedeflemektedir. Borrell’un açıklamaları ve AB ülkelerinin ortak hareket etme kararlılığı, bu durumun ciddiyetini göstermektedir. İran-İsrail gerilimi, uluslararası ilişkilerdeki hassas dengeleri etkilemekte ve bölgede daha fazla istikrarsızlık yaratabilmektedir. AB’nin aldığı bu pozisyonun, bölgedeki gerginliği azaltıcı bir etki yaratması beklenmektedir.