Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yapan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özcan Kaya, skolyozun ilerleyen aşamalarının yalnızca estetik kaygılar yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda solunum fonksiyonları ve iç organlar üzerinde de olumsuz etkiler doğurabileceğini ifade etti.
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Doç. Dr. Kaya, omurganın yana doğru eğrilmesi olarak tanımlanan skolyozun yalnızca ergenlik çağında değil, her yaş grubunda görülebilen ve yaşam kalitesini ciddi şekilde olumsuz etkileyebilen bir sağlık sorunu olduğunu belirtti.
Skolyozun tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu, ancak özellikle cerrahi müdahale gerektiren durumlarda zaman kaybının ciddi sorunlara yol açabileceğini vurgulayan Kaya, bu sorunun ilerlediğinde hem solunum fonksiyonlarına hem de iç organlara zarar verebileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Kaya, “Erken teşhis her zaman kritik bir öneme sahiptir. Özellikle 40 derece üzerindeki eğriliklerde cerrahi müdahale, hastaların bedensel algı bozukluğunu düzenler ve yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır. Gelişen teknolojiler sayesinde skolyoz ameliyatları daha güvenli ve hızlı bir iyileşme süreci sunmaktadır.” şeklinde konuştu.
“Hastanın yaşam kalitesini olumlu etkiliyor”
Skolyozun genellikle ergenlik döneminde ortaya çıktığına dair yaygın bir inanış olsa da, yetişkinlerde de bu hastalığın sıkça görüldüğüne dikkat çeken Kaya, şunları ekledi:
“Günümüzde dejeneratif skolyoz olarak bilinen yaşa bağlı omurga eğriliklerinin görülme sıklığı giderek artmaktadır. Yaşlı bireylerde skolyoz, genellikle duruş bozukluğu, bel ağrısı, denge kaybı ve yürüme zorluğu ile kendini gösterir. Bu hastalar, cerrahi müdahaleden fayda sağlayabilir. Skolyoz genellikle sinsi bir şekilde ilerler ve erken dönemde belirti vermeyebilir. Aileler, çocuklarında omuz asimetrisi, sırt kamburluğu veya dengesiz duruş fark ettiklerinde vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmalıdırlar.
Halk arasında skolyoz cerrahisi genellikle göz korkutucu bir operasyon olarak algılansa da, günümüzde uygulanan modern teknikler sayesinde bu ameliyatlar son derece güvenli ve başarılı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Hastalar, ameliyattan sonra uzun yıllardır süren ağrılarından kurtulduklarını, daha dik durmaya başladıklarını ve günlük hareketlerini çok daha rahat gerçekleştirdiklerini ifade etmektedir. Doğru zamanda yapılan cerrahiler, yalnızca omurgayı değil, hastanın tüm yaşam kalitesini olumlu yönde etkilemektedir.”