Birleşik Devletler’deki mahkemelerden biri, hayvan hakları ile ilgili oldukça ilginç bir karar ile gündeme geldi. Hayvan hakları savunucuları, dört adet filin, yani Missy, Kimba, Lucky, LouLou ve Jambo’nun, esaret altında tutulduğuna inanarak, bu fillerin bir fil barınağına taşınmasını talep eden bir dava açtı.
Bu dava, hayvanların hukuki statülerini sorgulayan bir yaklaşımla başlamıştı. Başvuruda bulunanlar, bu fillerin gözaltına alınan bir insan gibi haklara sahip olması gerektiğini savunarak, “habeas corpus” ilkesinin hayvanlar için de geçerli olabileceğini öne sürdüler. Bu ilke, bireylerin keyfi olarak hapsedilmesinin önlenmesi amacıyla varsayılan bir özgürlük hakkını ifade eder.
Ancak Colorado Yüksek Mahkemesi, yapılan başvuruyu ciddi bir şekilde değerlendirerek 6-0 oyla kararını verdi. Mahkeme, habeas corpus ilkesinin yalnızca insanlar için geçerli olduğunu, dolayısıyla hayvanlar için uygulanamayacağını belirtti. Mahkeme yargıçlarından Maria Berkenkotter, hayvanların bilişsel, psikolojik ya da sosyal olarak ne kadar gelişmiş olsalar da hukuken kişi sayılmadıklarını ifade etti.
Hayvan hakları savunucuları, Cheyenne Mountain Hayvanat Bahçesi’nde bulunan bu fillerin, uygun bir fil barınağına yerleştirilmesi için mücadele etmeye devam etti. Nonhuman Rights Project (NRP) adı verilen grup, hayvanların da duygusal olarak karmaşık ve zeki varlıklar olduğunu vurgulayarak, fillerin travma, beyin hasarı ve kronik strese maruz kaldıklarını iddia etti. NRP, bu fillerin hayvanat bahçesinde esaret altında tutulduklarını öne sürdü.
Ancak hayvanat bahçesi yönetimi, bu iddiaları kesin bir şekilde reddetti. Dava sürecinde mahkemeye sunulan belgelerde, fillerin olağanüstü bir bakım aldıkları belirtilerek, yerel mahkeme tarafından bu yönde bir karar alınmıştı. Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararın ardından, hayvanat bahçesi yönetimi NRP’nin açtığı davayı “temelsiz” olarak nitelendirerek bunun zaman ve mali kayıplara neden olduğunu vurguladı.
Bu süreçte, NRP, hayvanların özgürlüğü konusunda Mahkeme tarafından verilen kararın, “insan dışındaki hiçbir bireyin özgürlük hakkına sahip olmadığını” açıkça ortaya koyduğunu belirtti. Açıklamada, “Diğer toplumsal adalet hareketlerinde olduğu gibi, köklü statükoya karşı mücadelede erken kayıplar yaşanması doğaldır” denildi. NRP daha önce de, New York’taki Bronx Hayvanat Bahçesi’nde bulunan Happy adındaki bir fil için de benzer bir dava açmış ve bu başvuru da mahkeme tarafından reddedilmişti.
Bu gelişmeler, hayvan hakları konusunda mahkemelerin görüştüğü durumların ne kadar karmaşık ve tartışmalı olduğunu göstermektedir. Hayvanların hakları konusunda yasal tanımları ve bu hakların korunmasına yönelik mücadele, hâlâ önemli bir toplumsal mesele olarak gündemdeki yerini korumaktadır.