Sonunda Gazze’deki silahlar sustu. Uzun süren müzakerelerin ardından varılan ateşkes ve esir anlaşması, 19 Ocak 2025 tarihinde, Türkiye Saati ile 12.15’te yürürlüğe girdi.
Ancak ateşkes ilan edilmeden önce dahi, bölgede son dakikaya kadar çatışmalar devam etti. Hamas, serbest bırakılacak esirlerin listesini taraflara iletmediğini belirterek, bu nedenle ateşkesin sağlanamayacağını açıkladı. Bunun üzerine, İsrail güçleri anlaşmanın yürürlüğe girmesinin hemen öncesinde Gazze Şeridi’nde hava saldırılarına devam etti.
Filistin Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalara göre, sadece son 24 saat içinde Gazze Şeridi’ndeki hastanelere 62’si enkaz altından çıkarılan ve toplamda 122 cesedin yanı sıra 341 yaralı getirildi. Bu durum, bölgedeki insani kriz ve acil yardıma olan ihtiyacın ne denli büyük olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Ayrıca, İsrail’in 7 Ekim 2023 tarihinde bölgedeki saldırılarına başlamasından bu yana, yaşanan can kaybı bilançosu da güncellendi. Açıklama gereği, bu tarihten itibaren toplam can kaybı 47 bin 35’e, yaralı sayısı ise 111 bin 91’e yükseldi. Bu korkunç rakamlar, 2023 yılındaki çatışmaların ne derece yıkıcı olduğunun bir göstergesi. Bölgedeki aileler, saldırılardan kaynaklanan müthiş bir kayıp ve travma ile yüzleşmeye devam ediyor.
Tüm bu gelişmeler, uluslararası toplumda büyük bir endişe yaratmakta. Sadece insan hayatı üzerinde yarattığı yıkımın yanı sıra, bu tür çatışmalar, bölgede anlaşmazlıkların derinleşmesine ve siyasi istikrarsızlığın artmasına da yol açmakta. Birçok ülke bu durumu kınarken, dengeleri korumak adına çözüm yolları aranmaktadır. Ancak, ateşkese dair atılan adımlar her ne kadar olumlu izlenimler bıraktıysa da, kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için daha sağlam temellere oturtulması gereken bir süreç olduğu aşikâr.
Bütün bu yaşananların ışığında, Gazze’de hayatın yeniden normale dönmesi için uluslararası yardımlara ve barış görüşmelerine ihtiyaç olduğu ayrıca bir gerçek. Geride kalan bu yıkım ve kanlı mücadeleler, bölgedeki insani acil durumların yanı sıra, sosyal, ekonomik ve psikolojik açıdan da büyük tahribatlara yol açmakta. Bu nedenle, bölgedeki tüm tarafların bir araya gelerek kalıcı bir çözüm üzerinde mutabakat sağlaması hayati önem taşımakta.
Sonuç olarak, 19 Ocak 2025 itibarıyla yürürlüğe giren ateşkes ve esir anlaşması, Gazze halkının üzerindeki baskıyı biraz olsun hafifletebilirken, asıl beklenti bunun sürdürülebilir hale getirilmesi ve tarafların müzakerelerde somut adımlar atması yönünde. Uluslararası kamuoyu, bu tür çatışmaların önlenmesine dair daha fazla çaba gösterilmesini bekliyor.