Güney Kore, geçtiğimiz aylarda siyasi açıdan oldukça hareketli bir döneme girmiştir. Bu olayların merkezinde ise Devlet Başkanı Yoon’un 3 Aralık 2024’te yaşadığı başarısız sıkıyönetim girişimi bulunmaktadır.
Bu süreçte, Yoon’un sıkıyönetim uygulaması sonrasında ülkede önemli gelişmeler yaşanmıştır. Özellikle Yoon’un sıkıyönetim sürecine katılan askeri komutanlar hakkında yapılan disiplin soruşturmaları dikkat çekmektedir. Güney Kore Savunma Bakanlığı’nın disiplin komitesi, Yoon’un sıkıyönetim girişiminde rol oynamış olan üst düzey komutanlardan bazılarına yönelik harekete geçmiştir.
Savunma Bakanlığı, Yeo In-hyung, Moon Sang-ho, Lee Jin-woo ve Kwak Jong-keun isimli dört komutanın resmi olarak görevden alındığını açıklamıştır. Bu komutanlar, Yoon’un sıkıyönetim ilanı sırasında yer aldıklarından ötürü disiplin süreçleriyle karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca, sıkıyönetim ilanı sırasında “sıkıyönetim komutanı” olarak atanan Genelkurmay Başkanı Park An-su’nun da disiplin süreci devam etmektedir.
Sıkıyönetim sürecinin ne zaman başladığına bakıldığında, 3 Aralık 2024 tarihi önemli bir dönüm noktası olmaktadır. Bu tarih itibarıyla Güney Kore Ulusal Meclisi, Yoon’un sıkıyönetim ilanını anayasaya aykırı bulmuş ve bu nedenle onun görevden uzaklaştırılmasını istemiştir. Bunun üzerine Yoon, sıkıyönetim soruşturması kapsamında 15 Ocak 2025’te gözaltına alınmıştır. Bu, Güney Kore tarihinde gözaltına alınan ilk devlet başkanı olma özelliğini taşımaktadır.
Gözaltı sürecinde Yoon, sorgu sırasında 10 saatten fazla süreyle ifade vermekten kaçınmıştır. Devlet Başkanı’nın bu tutumu, kamuoyunda büyük bir merak uyandırmıştır. Yoon’un gözaltı süreci sonrasında tutuklanması, Seul Batı Bölge Mahkemesi’nin kararıyla gerçekleşmiştir. Yoon, “ayaklanmaya liderlik etme” ve “yetkisini kötüye kullanma” suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştır.
Yoon’un 3 Aralık 2024’teki sıkıyönetim ilanına ilişkin başlatılan soruşturma ise halen devam etmektedir. Bu süreç, sadece Yoon’un siyasi geleceğini değil, aynı zamanda Güney Kore’deki siyasi dengeleri de etkileyebilir. Toplumun bu duruma tepkisi, ülkenin demokratik yapısı açısından oldukça önemli bir belirleyicidir.
Sonuç olarak, Yoon’un hem devletteki pozisyonunu hem de Güney Kore’nin siyasi istikrarını tehdit eden bu gelişmeler, uluslararası kamuoyunda da dikkat çekmektedir. Sıkıyönetim girişimi ve sonrasındaki disiplin süreçleri, sadece askeri ve siyasi alanlarda değil, aynı zamanda halkın güvenliği ve demokrasinin işleyişi açısından da tartışmalara neden olmaktadır.