İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, İtalya merkezli ANSA ajansından alınan haberlere göre, bugün Bakanlar Kurulu toplantısında Avrupa Birliği (AB) sınır koruma kurumu Frontex’in 2024 tarihli göç verilerini değerlendirdi. Meloni, bu değerlendirmelere katılarak, 2024 yılına dair önemli bilgileri kamuoyuna duyurdu.
Meloni, Frontex’in raporunda yer alan düzensiz göçmen girişlerinin 2021 yılından bu yana en düşük seviyeye indiğini belirtti. Bu düşüşün, özellikle Tunus ve Libya’dan yapılan göç girişlerinin önemli ölçüde azalmasıyla ilgili olduğunu ifade etti. Orta Akdeniz rotasındaki göçmen girişlerindeki keskin düşüşün, aynı zamanda İtalya’nın aldığı tedbirlerin etkisi olduğunu vurguladı.
Bunun yanı sıra, Meloni, AB’ye diğer rotalardan yapılan düzensiz girişlerin de genel olarak azaldığını belirtti. Bu durumun, hükümetlerinin son yıllarda gerçekleştirdiği çalışmalar doğrultusunda elde edilen başarılı sonuçlardan kaynaklandığını kaydetti.
İtalya İçişleri Bakanlığı verilerine göre, ülkeye deniz yoluyla ulaşan düzensiz göçmen sayısı 2023 yılında 157 bin 651 iken, bu rakam 2024 yılında 66 bin 617’ye düştü. Bu durum, hükümetin yürüttüğü politikaların etkinliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Frontex’in yaptığı açıklamaya göre ise, 2024 yılı itibarıyla AB ülkelerine düzensiz girişlerin toplam 239 bin olarak kaydedildiği görüldü. Bu rakamın yanı sıra, toplam sayılardaki düşüş, “Orta Akdeniz” rotasından gelen göçlerde %59 ve “Batı Balkan” rotasından gelen göçlerde ise %78 oranında bir azalma olduğunu ortaya koydu.
Bu veriler ışığında, Meloni ve hükümeti, İtalya’nın sınır güvenliğini artırma çabalarının ve göçmen akışının yönetimi konusundaki önlemlerinin meyvelerini vermeye başladığını göstermekte. Ek olarak, bu tür olumlu gelişmeler, hem İtalya içindeki kamuoyunu hem de Avrupa genelinde göç politikalarının nasıl şekilleneceğine dair tartışmaları etkilemektedir.
Sonuç olarak, Meloni’nin açıklamaları, İtalya’nın göçle ilgili sorunlarına karşı sergilediği aktif mücadelenin ve aldığı önlemlerin, uluslararası göç akışlarını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Hem ülkede hem de AB genelinde bu durum hoş karşılanırken, gelecek yıllarda nasıl bir politikaların izleneceği merak konusu olmaya devam edecek.