Özbekistan’da, Cumhurbaşkanlığı Enformasyon Politikası Departmanı’nın eski başkanı ve Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in eski basın sekreteri olan Komil Allamjonov’a karşı gerçekleştirilen suikast girişimi, ülkede büyük bir yankı uyandırdı. Bu olay, Özbekistan’ın mevcut siyasi atmosferini derinden etkileme potansiyeline sahip olması nedeniyle dikkat çekici bir durum sergiliyor.
Suikast girişimi 26 Ekim 2024 tarihinde, yerel saatle 01.40 sularında Taşkent’e bağlı Kibrail’de meydana geldi. Allamjonov, evine dönüşü esnasında motosiklet üzerinde bulunan iki kişi tarafından aracına birkaç el ateş edilmesi sonucu hedef alındı. Neyse ki, Allamjonov ve kendisine eşlik eden şoförü saldırıdan yara almadan kurtulmayı başardılar. Ancak bu olay, Özbekistan’da güvenlik açıklarını ve kişisel güvenliğin sorgulanabilir hale gelmesini gündeme taşıdı.
Yetkililerin yaptığı açıklamalara göre, suikastla bağlantılı olarak 36 yaşındaki Çeçen asıllı Rusya vatandaşı Bislan Rasaev ve 31 yaşındaki Shamil Temrihanov isimli iki kişi hakkında arama başlatıldı. İddialara göre, suikast ekibine, düzenlenen bu saldırıyı gerçekleştirmeleri için 1,5 milyon dolar vaat edildi. Bu durum, olayın arkasındaki motivasyonları daha da karmaşık hale getiriyor.
Ayrıca, yetkililer bu iki şüpheliyi, hükümetin talimatı doğrultusunda Interpol tarafından arananlar listesine dahil etti. Bu durum, operasyonda bir uluslararası boyutun olduğunu ve olayın sadece iç dinamiklerle sınırlı kalmadığını gösteriyor. Rasaev’in ülkeye kaçak yollarla giriş yaptığı, Temrihanov’un ise Özbekistan-Kırgızistan sınırında bulunan “Dustlik” Kapısı’ndan geçiş yaptığı bildiriliyor. Bu tür sınır geçişleri, bölgedeki yasadışı faaliyetlerin ve suç örgütlerinin işleyişini gözler önüne seriyor.
Zanlılar hakkında, sınır ihlali, kaçakçılık, silah bulundurma ve suç ortaklığı gibi çeşitli suçlamalar yöneltildi. Bu suçlamalar, sadece Allamjonov’a yönelik suikast girişimi ile sınırlı kalmamakta, aynı zamanda bu kişilerin daha büyük bir suç örgütünün parçası olduklarını ve farklı hedefler peşinde koştuğunu ortaya koyuyor. İddialara göre, zanlıların başka bir hedefinin, Ulusal İleri Projeler Ajansı Başkanı olan Dmitry Li olduğu bilgisi ortaya çıkmıştır.
Bu olay, Özbekistan’daki güvenlik ve istihbarat sisteminin ne denli radikal değişimlere ihtiyacı olduğunu açığa çıkarırken, aynı zamanda bu tür girişimlerin önlenmesi için alınması gereken önlemleri de gündeme getiriyor. Suikast girişimi, politika ve güvenlik alanında sorgulayıcı bir bakış açısının doğmasına yol açabilir ve ülkenin geleceği açısından düşündürücü bir tablo çiziyor.
