2005 yılında Endonezya’dan İngiltere’ye öğrenim amacıyla gelen Reynhard Sinaga, İngiltere tarihinin en korkunç cinsel saldırı vakalarından birinin faali olmuştur. Sinaga, Manchester’daki evinde on yılı aşkın bir süre boyunca, ev arkadaşlarını ve tanıdığı erkekleri hedef alarak onları uyuşturmuş ve akabinde tecavüz etmiştir. 2017 yılına gelindiğinde, bir mağduru saldırı sırasında uyanınca, Sinaga’nın suçları gün yüzüne çıkmış ve bu sayede yakalanmıştır.
Sinaga’nın işlediği suçların boyutu oldukça ürkütücüdür. Yapılan soruşturma neticesinde, toplamda 159 kişiye tecavüz ettiği tespit edilmiştir. Bu kurbanların 136’sının çocuk olması, olayın ciddiyetini daha da artırmaktadır. Sinaga’nın, tecavüz anlarını kaydetmek için telefonunda binlerce saatlik video bulundurduğu da anlaşılmıştır. Yargılama süreci sonunda, Reynhard Sinaga HMP Wakefield hapishanesine gönderilmiştir.
İlginç bir durum olarak, hapishanede de cinsel saldırılarına devam ettiği iddiaları ortaya çıkmıştır. Sinaga, burada da safları arasındaki güç dinamiklerini kullanarak, kurbanlarına zarar vermeye çalışmıştır. Bunun yanı sıra, hapishanede mahkum olan çocuk katili ve tecavüzcü Wilbert Dyce’a da yöneldiği bildirilmiştir. Sinaga’nın, hapishanede sergilediği rahat tavırlar, gardiyanların dikkatini çekmiş ve bu durum, kendi başına bir hedef haline gelmesine neden olmuştur.
Olayın gelişiminde, gardiyanlar Sinaga’ya bir ders vermek üzere bir saldırı planlamıştır. Sinaga, hapisteki yatağında uygunsuz hareketler sergilerken, gardiyanlar tarafından şiddetli bir şekilde saldırıya uğramıştır. Bu durum, hapishanedeki diğer mahkumlar arasında da yankı bulmuş ve Sinaga’nın kibirli tavırları ve toplumda yarattığı nefret nedeniyle açık hedef konumuna düşmesine sebep olmuştur. Gardiyanlardan biri The Sun gazetesine yaptığı açıklamada, “Sinaga, kibirli ve evrensel olarak nefret ediliyor. Sapkın suçları nedeniyle hapishanede açık bir hedef. Son derece ciddi bir zarar almasına saniyeler kalmıştı. Tehlikedeydi” ifadelerini kullanmıştır.
Saldırı sonrasında Sinaga’nın yaralandığı bilgisi verilmiştir. Bu durum, İngiltere’de hukukun ve adaletin yerini bulması adına bir umudu da beraberinde getirmiştir. Reynhard Sinaga’nın işlediği korkunç suçların ardından yaşananlar, hem toplumda hem de adalet sisteminde önemli bir tartışma başlatmıştır. Bu tür olayların önlenmesi amacıyla nasıl daha etkin sistemler kurulabileceği ve cinsel suçların faillerinin nasıl daha iyi takip edilebileceği soruları gündeme gelmiştir. Snaga’nın hikayesi, hem bireysel bir dram, hem de daha geniş anlamda toplumsal bir mesele olarak zaman zaman hatırlanacak ve üzerinde düşünülmeye devam edilecektir.
