Balkanların önemli ülkelerinden biri olan Sırbistan’da protestolar son zamanlarda büyük bir ivme kazanmış durumda. Bu protestoların başlangıç noktası ise 1 Kasım 2024 tarihindeki Novi Sad’daki bir tren istasyonunun çatısının çökmesi sonucu meydana gelen faciadan kaynaklanıyor. Bu olay sonucunda toplamda 15 vatandaş hayatını kaybetti. Olayın ardından ülke genelinde yankı uyandıran geniş çaplı gösteriler başladı.
Protestocular, çökme olayının temel nedenini yolsuzluk ve altyapı projelerindeki ihmaller olarak görüyor. Aynı zamanda, Çinli devlet şirketleri ile yapılan anlaşmaların da bu durumu daha da kötüleştirdiği iddialarında bulunuluyor. Toplumsal huzursuzluğun artmasına neden olan bu durum, Sırbistan’da ciddi bir toplumsal tepkiyi de beraberinde getirdi.
Protestoların devam etmesi üzerine Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić’den açıklamalar geldi. Vučić, Instagram platformu üzerinden verdiği video mesajında, “Sırbistan için savaşacağım ve yalnızca Sırp halkına ve ülkedeki diğer tüm vatandaşlara hizmet edeceğim. Yabancıların Sırbistan’ı zayıflatma, aşağılatma ve yok etme çabalarına asla hizmet etmeyeceğim” ifadelerini kullandı.
Ülkenin muhalefeti, Vučić’in yaşanan tren kazası sonrası Suriye’de gücünü kaybedip Moskova’ya kaçan lider Beşar Esad ile karşılaştırılması üzerine, Cumhurbaşkanının kaçabileceği endişesini dile getirdi. Bu benzetmeler, siyasi tartışmaları daha da alevlendirdi ve muhalif gruplar arasında infial yarattı.
Buna karşılık, Cumhurbaşkanı Vučić videonun devamında, artan protestoların arkasında Batı’nın finansal desteği olduğunu ve devletin zayıflatılması amacıyla çeşitli karma taktiklerin kullanıldığını öne sürdü. Muhalefetin Esad benzetmesine de karşılık veren Vučić, “Eğer benim Esad olduğumu ve kaçmam gerektiğini düşünüyorsanız, bu yanlış. Ben kaçmayacağım,” şeklinde açıklamada bulundu.
Sırbistan hükümeti, uluslararası sahnede Rusya ve Çin ile sıkı bir ilişki sürdürürken aynı zamanda Avrupa Birliği üyeliğine de açık bir destek vermekte. Bu durum, Sırbistan’ın dış politikasındaki karmaşayı ve güç dengesizliklerini açıkça ortaya koyuyor. Aleksandar Vučić, ülkesinin siyasi tarafsızlığını koruyarak, özellikle Ukrayna’daki çatışmalar nedeniyle Batı’nın uyguladığı yaptırımlara katılmayacağına dair birçok kez kamuoyuna söz verdi.
Sonuç olarak, Sırbistan’da devam eden bu protestolar, ülkenin iç politikası, halkın talepleri ve uluslararası ilişkileri açısından oldukça önemli bir aşamada. Sırbistan toplumu, yaşanan olayların ardından yöneticilerinden daha fazla şeffaflık ve hesap verebilirlik talep ediyor. Bu durum, önümüzdeki dönemde Sırbistan’ın siyasi atmosferini şekillendirecek olan temel dinamiklerden biri olarak öne çıkıyor.