Güney Kore’de, Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un 3 Aralık 2024 tarihinde ilan ettiği sıkıyönetim kararı, sadece 6 saat içerisinde yürürlükten kaldırılması sonucunda büyük bir siyasi krize yol açtı. Bu durum, ülkenin siyasi atmosferini oldukça gergin hale getirdi. Sıkıyönetim kararının ardından, Yoon’un atadığı sıkıyönetim komutanı ve Genelkurmay Başkanı Park An-su, Ulusal Meclis’in savunma komisyonunda yapılan acil oturumda istifasını açıkladı.
Park An-su, “Dün Savunma Bakanı Kim Yong-hyun’a istifa dilekçemi sundum. Askeri uzman olsak da sıkıyönetim konusunda uzman değiliz,” ifadelerini kullanarak, sıkıyönetim kararının hazırlanma sürecinde yer almadığını belirtti. Bu durumda, kendisinin sorumluluk almak istemediğini açıkça ortaya koydu. Sıkıyönetim uygulamasının gerekçeleri ise hala kamuoyunda tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Savunma Bakanı Kim Yong-hyun’un, Yoon’a sıkıyönetim uygulamasını önerdiği iddiaları gündeme gelince, Kim gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Dünkü açıklamasında, “Sıkıyönetim kararı ile ilgili olarak halkta kafa karışıklığına ve endişeye neden olduğum için üzgünüm ve derin bir sorumluluk hissediyorum,” diyerek görevinden istifa ettiğini duyurdu. Suçlamaların ve istifaların ardından Güney Kore hükümetinde bir istikrarsızlık ortamı oluştu. Kim’in istifasını bu sabah kabul eden Yoon, Savunma Bakanlığı görevine, Güney Kore’nin Suudi Arabistan Büyükelçisi olan emekli general Choi Byung-huk’u aday göstermiştir.
Bu gelişmeler, toplumda büyük bir yankı buldu. Sıkıyönetimin sadece birkaç saat sürmesi, tartışmalara yol açtı ve halkı önemli bir belirsizlikle karşı karşıya bıraktı. Sıkıyönetim ilanı, halkın güvenliğini sağlamak adına bir önlem olarak sunulurken, aslında bunun yalnızca belirli bir gruptan gelen baskılara yanıt olduğu düşünülüyor. Böylece siyasi istikrarsızlık, ülkenin demokratik yapısını tehdit eden bir boyuta ulaşmış durumda.
Güney Kore’de yaşanan bu gelişmelerden dolayı, halkın tepkisi giderek büyüyor. Bireyler ve sivil toplum kuruluşları, Yoon’un kararını eleştiriyor ve hükümetin şeffaf bir yönetim sergilemesi gerektiğini vurguluyor. Bu eleştiriler, basında ve sosyal medyada geniş yankı bulmuştur. Öte yandan, Yoon’un hükümeti, yaşanan bu krizden kurtulmak ve güvenilirliğini yeniden tesis etmek adına acil önlemler almak zorunda kalıyor. Ancak bu tür çalkantılı bir süreçte, atılacak adımların ne olacağı merakla bekleniyor.
Sonuç olarak, Güney Kore’de yaşanan sıkıyönetim krizi, hem siyasi hem de toplumsal düzeyde derin etkiler yaratıyor. Devlet Başkanının ve hükümetin geleceği hakkında kafalarda soru işaretleri var. Gelişmeler izlenmeye devam edilecek ve bu sürecin nasıl bir sonuç doğuracağı belirsizliğini koruyor.