Hollanda Parlamentosu’nda, Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinin tartışıldığı bir oturumda, muhalefet partisi milletvekili Kate Piri ve beraberindeki beş milletvekili, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında bir tutuklama emrinin uygulanmasına ilişkin bir önerge sundular. Önerge, parlamentoda oy çokluğuyla kabul edildi, bu durum ise siyasi tartışmalara neden oldu.
Söz konusu önergede, hükümetten Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) verdiği tutuklama kararının diplomatlar dahil tüm ülkeler tarafından uygulanması için gereken çabaların gösterilmesi talep edildi. Ayrıca, Hollanda’nın bu tutuklama kararına uyması ve Netanyahu ile acil olmayan tüm resmi temasların derhal dondurulması gerektiği vurgulandı. Bu durum, Hollanda’nın uluslararası hukuk çerçevesinde daha aktif bir rol almasını öngörüyor.
Kate Piri, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, oy verme sürecinde koalisyon ortakları olan aşırı sağcı Geert Wilders’ın partisi PVV ve Caroline van der Plas liderliğindeki Çiftçi Vatandaş Hareketi Partisi vekillerinin önergeye karşı oy kullandıklarını belirtti. Bu durum, Hollanda’daki siyasi dinamiklerin ne denli karmaşık olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi ve bu konudaki farklı bakış açılarını ortaya koydu.
YAPTIRIMLAR ÜZERİNE TARTIŞMA
Hollanda Parlamentosu’nda kabul edilen bir diğer önemli önerge ise Batı Şeria’nın kuzeyindeki Yerleşim Bölgeleri Konseyi Başkanı Yossi Dagan’a karşı Avrupa Birliği çapında yaptırımların desteklenmesi yönündeydi. Dagan, Aralık ayında Hollandalı aşırı sağcı lider Geert Wilders’i Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlerden birinde düzenlenmesi planlanan bir etkinliğe davet etmişti, bu durum tepkilere neden olmuştu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, 21 Kasım 2023 tarihinde açıkladığı kararla, Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurmuştu. Bu karar, uluslararası toplumda geniş yankı buldu ve birçok ülke tarafından dikkate alındı. Hollanda’nın bu konuyu gündeme alması, ülkedeki siyasi iklimin ne denli değişken olduğunu ve uluslararası alanda hukuk devletinin güçlenmesi gerekliliğinin altını çizmektedir.
Hollanda’nın siyasi sahnesindeki bu gelişmeler, ülkenin uluslararası politikada nasıl bir rol üstlenmek istediği ve insan hakları ihlalleriyle ilgili tutumunu nasıl biçimlendireceği konusunda önemli bir dönüm noktası olabilir. Özellikle Netanyahu ile Gallant’a karşı alınan bu tutuklama önergesi, Hollanda’nın politikalarını şekillendiren güç odaklarının etkisini yansıtıyor. Geert Wilders ve onun gibi diğer aşırı sağcı liderlerin muhalefeti ise bu konudaki tartışmaları derinleştiriyor ve toplumsal kutuplaşmayı artırıyor.