Karadeniz’deki gerilim her geçen gün daha da tırmanıyor. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş devam ederken, Moskova’dan dikkat çekici bir açıklama geldi. Rusya lideri Vladimir Putin’in yardımcısı Nikolay Patruşev, Batılı ülkelerin askeri faaliyetlerinin Karadeniz’de yoğunlaşabileceğine dair çarpıcı bir iddiada bulundu.
Patruşev, özellikle ABD ve NATO müttefiklerinin, Avrupa’nın iç su yollarını kullanarak Tuna Nehri üzerinden Karadeniz’e savaş gemileri göndermeyi planladığını dile getirdi. Bu durum, bölgedeki güvenlik dengelerini tehdit edebilir ve gerilimli bir ortam yaratabilir.
Ayrıca Patruşev, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “NATO, Karadeniz’deki deniz varlığını genişletmeyi, Montrö Sözleşmesi ile kurulan Karadeniz boğazlarının rejimini değiştirmeyi ve Tuna Nehri üzerinden Karadeniz’e erişimi askeri amaçlarla artırmak için planlar yapıyor.” Bu sözler, NATO’nun bölgedeki askeri varlığının artabileceği konusunda ciddi bir endişe yaratmaktadır.
Patruşev, ABD ve müttefiklerinin dünya denizlerinde olduğu gibi Karadeniz sularında da askeri üstünlük sağlama peşinde bulunduğunu vurgulayarak, “Bunun için hazırlık yapıyorlar. Planlarını deşifre ettik ve önlem alıyoruz,” ifadelerini kullandı. Bu durum, bölgede yeni bir silahlanma yarışına neden olabileceği gibi, uluslararası ilişkilerde de gerginliğin artmasına yol açabilir.
Tüm bu gelişmeler, 2022 yılından bu yana süregelen Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği askeri ve diplomatik gerginliğin bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Karadeniz, hem stratejik konumu hem de enerji kargo geçiş yolları açısından büyük öneme sahip bir bölge. NATO ve Rusya’nın burada yaşanan gerilimler, bölgedeki ülkelerin de politikalarını etkilemekte ve çatışma olasılıklarını artırmaktadır.
Son olarak, bu açıklamalar ve yaşanan gelişmeler, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekerken, bölgedeki ülkeler açısından da endişe verici bir durum oluşturuyor. Eğer Batı ülkeleri gerçekten böyle bir plan peşindeyse, bu, Karadeniz’deki deniz güvenliğini ciddi anlamda tehdit edebilir. Aynı zamanda müttefik ülkelerin de bu duruma tepkisiz kalmayacağı öngörülmektedir.