İspanya hükümeti, her yıl artan turist sayısı nedeniyle yerel halktan gelen eleştirilerle karşı karşıya kalıyor. İspanya’nın iklimi ve doğal güzellikleri, özellikle Kanarya Adaları, Balear Adaları ve Barselona gibi bölgelerde yoğun bir şekilde yabancı turistleri cezbetmektedir. Hükümetin 2024 yılının sonuna kadar hedeflediği 90 milyon turist sayısı, yerel halk tarafından olumsuz karşılanmakta ve hükümetin turizm politikaları eleştirilmektedir.
Ülkede yaşanan aşırı turizm olgusu nedeniyle, birçok yerel yönetim ve İspanyol vatandaşları, turistlerin yoğun olduğu bölgelerde yaşam kalitesinin azaldığını ve geçim masraflarının arttığını vurgulamaktadır. İspanya ekonomisinin yaklaşık yüzde 13’ünü oluşturan turizm sektörü, hükümetin bu alanda yaptığı çalışmalara devam etmesine sebep olmaktadır. Ancak, bu durum yerel halk arasında huzursuzluk yaratmaktadır.
2023 yılında, turizmdeki artış nedeniyle Kanarya Adaları’ndaki yerel nüfusun üçte birinin yoksulluk sınırının altına düştüğü gözlemlenmiştir. İspanya’nın toplamda 47 milyonluk nüfusu içerisinde, Kanarya Adaları, Balear Adaları ve Barselona gibi yerlerde 85 milyondan fazla turist ağırlanması dikkat çekmektedir.
Bu duruma tepki göstermeye başlayan halk, 2024 yılında Haziran ayında Kanarya Adaları’nda anti-turizm protestoları düzenlemiştir. Protestolar, Balear Adaları ve Akdeniz bölgesi ile Barcelona gibi diğer popüler turistik alanlarda da sürmüştür. Bazı protestocular, su tabancaları ile turistlere su sıkarak “Turistler evinize!” sloganları atmıştır.
San Sebastian’daki eylemlere katılan bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi, “Turizm, birkaç kişi için altın yumurtlayan bir tavukken, bizler için boğucu bir ekonomik model” diyerek hükümete karşı çıkmıştır. Protestocular, yerel halkın ihtiyaçlarına hitap eden bir hizmet anlayışının benimsenmesi gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca, turizm sektörünün kira fiyatlarını artırarak yerel halkın yaşam alanlarını daralttığını ve toplumların kültürel kimliğinin yok olmasına yol açtığını belirtmektedirler.
İspanya Merkez Bankası, turizm bölgelerindeki ailelerin neredeyse yarısının yoksulluk ve sosyal dışlanma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu duyurmuştur. Ancak, hükümet turizmin ekonominin önemli bir parçası olduğu gerekçesiyle, bu alanda küçülme adımları atmaktan kaçınmaktadır. Turizm, 3 milyon kişiye doğrudan iş imkanı sağladığı için hükümet, turistlerin gitmesi durumunda ekonomik kriz yaşanabileceğinden endişe duymaktadır.
Anti-turizm protestolarının önemli bir sesi olan Asier Basurto, “Ülkenin turistleri değil, vatandaşları koruması gerekiyor” diyerek mevcut durumu eleştirmiştir. Protestolar sırasında yerel halk, bölgedeki turistlere hizmet etmemek, onlarla konuşmamak ve yardım etmemek gibi eylemler üzerinde mutabakat sağlamıştır. Bu durum, Kanarya Adaları, Balear Adaları ve Barselona’nın sakinleri arasında, turistlere karşı düşmanca tutumlar geliştirmeye yol açmıştır. Özellikle bazı yerel halk, kendilerine ait yaşam alanlarını ihlal eden turistlere karşı saldırgan tutumlar sergilemiştir. Bu saldırılara maruz kalan birçok turist, yaşadığı olumsuz deneyimlerden dolayı İspanya’yı terketmeyi tercih etmiştir.
Sonuç olarak, İspanya’da turizm politikalarının yerel halk üzerindeki olumsuz etkileri geniş bir tartışma konusunu oluşturmakta ve hükümetin bu konuda nasıl bir politika izleyeceği merak edilmektedir.