Dünyanın gözü önünde yaşanan trajedinin merkezi olan Gazze’de, bir yıldan fazla bir süre boyunca, hedef gözetmeksizin gerçekleştirilen bombardımanlar insanlık suçlarıyla dolu bir durumu gözler önüne seriyor. Bu süreçte, saldırıların faturasını ödeyen masum sivillerin sayısı gün geçtikçe artmakta.
Son günlerde yapılan resmi açıklamalara göre, Gazze Şeridi’ne yönelik düzenlenen saldırılar sonucunda 43.061 kişinin hayatını kaybettiği, yaralananların sayısının ise 101.223’e ulaştığı bildirildi. Sağlık Bakanlığı, yine dikkat çekici bir noktaya değinerek, hala enkaza gömülmüş ve yol kenarlarında kalan ölülerin bulunduğunu; ancak İsrail güçlerinin engelleyici tutumu nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma ekiplerinin bu cenazelere ulaşmada zorluk yaşadığını aktardı. Bu durum, bölgede yaşanan insani krizin ne denli derinleştiğini ortaya koyuyor.
İsrail ordusunun Gazze’nin kuzeyindeki bölgelere yönelik 5 Ekim’de başlattığı yoğun hava saldırıları, Cibaliya Mülteci Kampı gibi stratejik noktalara odaklandı. Ardından, 6 Ekim’de bu bölgelere kara saldırıları gerçekleştirilerek, insanları yerlerinden etme amacı güden bir askeri harekâtın ilk adımları atılmış oldu. Bu operasyonun, İsrail basınında “generallerin planı” olarak adlandırılan, Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyinden zorla tahliye edilmesi ve bu alanların İsrail yerleşiklerine açılması amacını taşıdığı düşünülüyor.
İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, 7 Ekim’de sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin kuzey bölgelerinde yaşayan Filistinlilere yönelik bir boşaltma çağrısında bulundu. Bu iletişiminde, Beyt Hanun, Cibaliya ve Beyt Lahiya gibi noktalardan boşaltılması istenen alanların haritasını paylaşarak, insanları Gazze’nin güneyinde yer alan Mevasi bölgesine yönlendirdi. Adraee’nin paylaştığı haritaya atıfta bulunarak, bu planın, İsrail ordusunda görev yapmış General Giora Eiland’ın hazırladığı ve hükümete sunmuş olduğu Filistinlilerin zorla göç ettirilmesine yönelik benzer bir plân olduğu da ifade edildi.
“Generaller Planı” olarak bilinen bu stratejinin temel hedefi, Filistinlileri Gazze’nin kuzeyinden zorla göç ettirerek, bölgenin kuşatılmış bir hale getirilmesi ve temel gıda, yakıt ile temiz su gibi hayati ihtiyaçların girişi konusunda kısıtlamalar getirilmesi olarak ortaya çıkıyor. Bu tür bir yaklaşım, uluslararası hukukun ihlali anlamına gelmekte olup, bölgedeki insanlık dramını daha da derinleştiriyor.
Tüm bu gelişmeler, Gazze’de yaşanan acıları ve sivillerin maruz kaldığı yıkımı gözler önüne seriyor. Dünya kamuoyunun bu durum karşısında nasıl bir tepki vereceği, uluslararası insan hakları kuruluşlarının ne tür adımlar atacağı ise merak konusu. Özetlemek gerekirse, Gazze’de süregelen çatışma ve insani krizin boyutları her geçen gün derinleşirken, bölgedeki halkın durumu her zamankinden daha fazla dikkat çekiyor. Bu dramın sona ermesi için acil önlemlerin alınması gerektiği açıktır.