Yenidoğan Çetesi Skandalı: Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü’nden Yalanlama
Son günlerde Türkiye’nin gündemini saran "yenidoğan çetesi" skandalı, Niğde, Sakarya, Kocaeli ve Antalya gibi illerde bulunan bazı özel hastanelerde faaliyet gösterdiğine dair iddiaları da beraberinde getirdi. Ancak bu iddialar, Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yalanlandı. Müdürlüğün yaptığı açıklamada, söz konusu iddiaların gerçek dışı ve yanıltıcı olduğu ifade edildi.
Sakarya İl Sağlık Müdürlüğü, konuyla ilgili olarak ulusal basında yer alan "Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı" başlıklı haberlerin, asılsız olarak nitelendirildiğini belirtirken, yapılan ön incelemenin detaylarına da değindi. 2018 yılında yürütülen bilirkişi raporları, savcılık soruşturması ve adli tıp raporları sonucunda, herhangi bir kusur bulunmadığı ve savcılık tarafından da "kovuşturmaya yer yoktur" kararı verildiği açıklandı. Müdürlüğün açıklamasında, sürecin titizlikle takip edildiği ve gerekli denetimlerin yapıldığı, yapılmaya devam edeceği vurgulandı.
Bu açıklamanın ardından, ülkede büyük bir infial yaratan "yenidoğan çetesi" olayının lideri olduğu belirtilen Fırat Sarı’nın, ölen bir bebekle ilgili yaptığı tartışmalı açıklama gündeme bomba gibi düştü. Sarı’nın, “Haha dedemin fişi” ifadesiyle yaptığı yorumlar, kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı. Bu tür ifadelerin, olayın hassasiyetini göz önünde bulundurduğunda, son derece üzücü olduğu düşünüldü.
Olayın büyümesiyle birlikte, yetkililerin de duruma müdahale etmesi gerektiği belirtildi. Özellikle, "yenidoğan çetesi" ile ilgili iddialar üzerine hastanelerin taşlanması ve tabelalarının sökülmesi gibi eylemler yaşandı. Bu durum, vatandaşların kin ve öfke ile hareket ettiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilirken, yetkililerden de daha fazla açıklama bekleniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu skandal ile ilgili talimatlar verdiği ve İçişleri Bakanı Ali Tunç’un, Dolmabahçe’deki zirve sırasında konuyla ilgili flaş açıklamalarda bulunduğu aktarıldı. Bakan Tunç’un, "Bu çetelerin bir an önce ortaya çıkarılması ve adalet önünde hesap vermesi için gerekli adımları atacağız" şeklindeki sözleri, kamuoyunu rahatlatma amacı taşıdığı düşünüldü.
"Yenidoğan çetesi" skandalının yarattığı etkiler, sadece ilgili hastanelerdeki süreçlerle sınırlı kalmıyor. Olayla bağlantılı olarak hayatları altüst olan annelerin anlattıkları, tüm Türkiye’de dillerde dolaşan acı dolu hikayelere dönüştü. Bu anneler, çocuklarını kaybetmenin getirdiği derin acı ve çaresizlik içerisinde, "10 dakika için neler yapmazdım" gibi ifadelerle dertlerini dile getiriyorlar. Bu tür açıklamalar, kamuoyunda bir empati oluşmasına yol açarken, konunun ciddiyetini bir kez daha gündeme getiriyor.
Sonuç olarak, "Yenidoğan çetesi" skandalı, Türkiye’nin sağlık sisteminin zayıf noktalarını ve kötüye kullanımını ortaya koyuyor. Her ne kadar ilgili sağlık müdürlükleri yalanlama yapsa da, yaşanan olaylar ve annelerin acıları, halkın güvenini zedelemiş görünüyor. Kamuoyunun ve yetkililerin bu çetelerin hızla ortaya çıkarılması için iş birliği yapması gerektiği, tartışılmaz bir gerçek olarak ortaya çıkıyor.
